Şimdi birlikteliği büyütme zamanı
Kimi zaman dertleştik, kimi zaman yaşadıklarımıza isyan ettik ama en çok da bunlar ortadan kalksın diye ortaklaşmanın önemine değindik. O küçük yan yana gelişlerimizde bile birbirimizden güç aldık.

Elli günlük bir seçim maratonunu geride bıraktık. Seçim süreci boyunca yan yana geldiğimiz her emekçi bize çok şey kattı. Birlikte öğrendiğimiz bir süreç oldu dersek yanlış söylememiş oluruz. Deyim yerindeyse yaparak öğrendik, öğrendikçe yaptık.

Üyesi olduğum Emek Partisi, YSK eliyle engellenerek seçimlere sokulmayınca, biz de Kocaeli’de emekçileri seçeneksiz bırakmamak için seçimlere bağımsız adayla girme kararı aldık.

Adaylığım gündeme ilk geldiğinde bu sorumluluğu yerine getirme konusunda endişelerim vardı. Bunda şüphesiz kadın olmamın etkisi büyüktü. Üniversiteye hazırlanan bir kızım ve liseye giden bir oğlum var. İki aya yakın bir süre onlarla ilgilenemeyecektim. Eşim ve çocuklarımla bu süreci enine boyuna değerlendirdik. Eşimin çocuklara “Anneniz bir sorumluluk almak zorunda ve bu süreçte bizim desteğimiz çok önemli. Belki annenizi çok fazla göremeyeceğiz. Hepimiz üzerimize düşeni yaparsak sorun kalmaz” demesi beni cesaretlendirdi.

Destekleri kuşkusuz benim için çok önemliydi ama ev içindeki her iş birlikte çözüldü mü derseniz buna evet diyemeyeceğim. Bu iki ay zarfında ne kadar geç bir saatte eve gelmiş olsam da sabah erkenden kalkıp akşam yemeğini hazırlamaya devam ettim. Tabi bulaşıklar da tarafımdan makineye diziliyordu. Manevi olarak destekleri sonsuzdu! Fakat bütün süreci yine ‘evin annesi’ olarak tamamladım diyebilirim.

CANLA BAŞLA SARILDILAR

Seçim kampanyamız süresince gitmediğimiz ilçe bırakmadık. İşçi durakları, fabrika önleri, emekçi mahalleleri, pazar yerleri, kahvehaneler... Maddi imkânsızlıklarla yola çıktığımız bu dönemde elimiz yettiğince emekçilere, en çok da emekçi kadınlara ulaşmaya çalıştık. Büyükşehir dâhil 13 belediyenin 13’ünün de AKP elinde olduğu Kocaeli’de bir kadın aday, üstelik de “bağımsız” aday olarak ortaya çıkmamız kadınlar tarafından “cesur bir davranış” olarak görülüyordu.

Kadınların desteği ve heyecanı görülmeye değerdi. Sadece partililerimiz değil parti üyemiz olmayan kadınlar da çalışmalarımıza gönüllü olarak dahil oldu. Çünkü hepimizin talebi aynıydı. Kadınlar siyasette de eşit temsil edilmeliydi. Canla, başla çalıştılar bizimle. Pazar yerlerini gezerken de bizleydiler, kapı kapı dolaşırken de... En çok kadınlar anlar ya birbirini, en çok onlar omuzdaştır ya. O nedenle diz kapaklarında sorun yaşayan Muazzez üst katlara çıkamazken onun elindeki el ilanlarını Nursel sırtlandı. Tavşantepe Mahallesini gezerken Sema bizden daha heyecanlıydı. Yenikent’teki çalışmamız sırasında karşılaştığımız Zerrin bizi evine davet edip komşularını çağırmaktan imtina bile etmedi.

KADINLARIN ELİNDEKİ FENER

Çok şeye tanıklık ettik. En çok da emekçi kadınların yoksulluğu ve yoksunluğuna. Küçük çocuğu olduğu için çalışamayan, 50’lili yaşlara merdiven dayamış ama hiç sinemaya gitmemiş, şiddet gördüğü halde çevre baskısı ve yoksulluk yüzünden katlanmak zorunda kalmış, ev temizliğine gittiği için bel ve boyun fıtığına yakalanmış, çalıştığı belediyede siyasal görüşleri nedeniyle baskıya uğramış, sürgün edilmiş, eşi tarafından terk edilmiş, iki üç çocuğu ile yoksullukla boğuşan onlarca kadınla yan yana geldik.

Kimi zaman dertleştik, kimi zaman yaşadıklarımıza isyan ettik ama en çok da bunlar ortadan kalksın diye ortaklaşmanın önemine değindik. O küçük yan yana gelişlerimizde bile birbirimizden güç aldık.

Erzurum Mahallesi’nde evini bize açarak komşuları ile buluşmamızı sağlayan Güler, bizi uğurlarken eline aldığı fenerle yolumuzu aydınlatırken sokakların aydınlanması için bile kadınların yan yana gelip birlikte tepki vermesinin önemine işaret ediyordu. Sokaklarına elektrik direği konulması için aylarca tek başına nasıl mücadele ettiğini anlatırken sitemi de komşularınaydı.


GÜLÜMSEMEK İÇİN...
Ekonomik kriz derinleşirken bunun faturasını elbette en çok kadınlar ödüyordu. Tencerenin nasıl kaynayacağı çoktan en önemli sorun olmuştu onlar için. Bunca yoksullukla boğuşurken sosyal yaşam, kültürel hayat kadınlar için tam anlamıyla lükstü. 8 Mart için Derince Çenedağ Mahallesi’nde, Gebze’de Gebze ve Darıcalı kadınlarla gerçekleştirdiğimiz kahvaltılarda yan yana gelmek, birlikte türkü söylemek bile yüzlerini gülümsetmeye yetti. O küçücük etkinlik bile nefes aldırmıştı çünkü kadınlara. Kadınlar kamusal alanlardan öylesine dışlanmış, öylesine yok sayılmıştı ki; erkekler en azından kahvehanelerde yan yana gelme olanağına sahipken kadınların yan yana gelebileceği tek yer yine evleri, yine dört duvardı. Kriz bu yan yana gelişleri bile ortadan kaldırmıştı artık. Misafire ne ikram edeceğim düşüncesi kadınları komşu gezilerinden bile alıkoyar olmuştu.
KARTOPU MİSALİ

Yoksuldu kadınlar, yoksundu. Yerel yönetimler onlara fersah fersah uzaktı. Belediyeye bir şikayetini iletmek, o şikayete çözüm bulmak onlardan öylesine uzaktı ki... Tam da bu nedenle halk meclisleri ile birlikte yönetme tartışması en çok emekçi kadınlara değdi. Biz, halkla birlikte yönetme, halkın doğrudan katılımı, karar ve denetleme mekanizmalarında söz sahibi olma, geri çağırma hakkı dedikçe hararetle “Biz de böyle olsun istiyoruz” demeleri ondandı. Gittiğimiz her mahalle, değdiğimiz her kadın hangi politik görüşten olursa olsun bu tartışmaya kayıtsız kalmadı. Her mahalleye ücretsiz kreş açılmalı talebi de kadınların en çok üzerinde birleştiği talepti.
Talepler böylesine ortak olunca yan yana geldiğimiz, bu tartışmaya dahil ettiğimiz her kadın, bizi yeni çevrelerle yan yana getirdi. Ev toplantısından çıkan kadınlar, kendi evinin kapılarını bize açtı. Kartopu misali bu çalışmayı kadınlar kendi elleriyle büyüttü. Bu süreçte yüzlerce kadın ile yan yana gelebilmemizin nedeni de esasen bu.

1 MAYIS’TA BULUŞALIM
Şimdi seçim çalışması süresince yan yana geldiğimiz, sorunları ve çözümünü birlikte tartıştığımız kadın arkadaşlarımızla ortaklığımızı büyütme zamanı. Bu süreçte biriktirdiklerimizi maddi bir güce dönüştürme zamanı. Krizin faturasının emekçi kadınlara kesilmesine karşı, her alanda gerçek bir eşitliği elde edene kadar mücadele etmemiz gerektiğinin bilincindeyiz elbette.
O nedenle her toplantımızın ardından dedik ki; 1 Nisan’da aynı kararlılık ve azimle mücadelemizi sürdüreceğiz. İlk adımımız da, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ta yan yana geldiğimiz kadınlarla taleplerimizi daha güçlü haykırmak olacak. Bunu yapacak güce, bunu yapacak kararlılığa sahibiz. Kadınların örgütlü gücüyle değiştireceğiz.

(*) Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Başkan Adayı

İlgili haberler
Yerel seçim bitti, taleplerimizin takipçisiyiz

Siyasetten uzak durarak değil; halk olarak mahallelerde komisyonlar kurarak, bu komisyonlar aracılığ...

‘Böyle gelmiş ama böyle gitmemeli’yi örgütleyelim

Yerel seçimlerde Dersim Ovacık Belediyesi Devrimci Güç Birliği Eş Başkan Adayı olan Serpil Argın, se...

Değişim için kadınlar yan yana

Tüm tehdit ve engellemelere rağmen Akşemsettin Mahallesinde kadın muhtar adayı Hülya Zabun 11 bin 15...