DERGİMİZDEN
Aslolan insanın başkasının gözünden kendine baktığı, sevemediği kendini “öteki”nin gözünden sever hale geçebildiği o aşkın bakma haliydi.
Cadı diye yakılan kadınların aslında normal birer insan oluşunun gösterilmesiyle film, bilindik cadı hikayelerinden ayrılır.
Akran zorbalığı ile ilgili bilinen en yaygın yanlışlar sadece erkek çocukların zorbalık yaptığının ve zorbalığın sadece vurmak, kırmak gibi fiziksel şiddet vs. sanılması.
Uyuz tüm yaş gruplarında, tüm etnik gruplarda, tüm sosyoekonomik düzeylerde görülebilir. Salgınlar nedeniyle özellikle bakım evleri, yurt, yatılı okullar ve toplu yaşanan yerlerde daha sık gözlenir.
İşe yetişme telaşı bir yana günlük yaşadığımız tacizlerin ve zorbalığın haddi hesabı yok. Yaşadıklarımız sıradanlaşıyor ama kabullenmesi mümkün değil…
"Kış geldi, şartlar daha da zorlaşıyor. Giderlerimiz daha da artacak. Aldığım maaş enflasyona, zamlara, vergilere ayak uyduramıyor."
Tekrar tekrar sürekliliği olmalı, gitmeli Emek Yaz Kampına. Üreterek, katılarak, çoğalarak… Ve özellikle çocuklarımızla gitmeli. Dışarıda böyle bir hayatın varlığını istemeliler.
Bu yıl geçen yıllardan daha çetin geçecek gibi. Bu sebeple kadınların bir araya gelerek, bu sorunları dile getirmesi, sorunların çözümü için taleplerde bulunması çok elzem.
Sadece itaat etmemizi bekleyip adına da ‘özgürlük’ diyorlar. Bizi seçeneksiz bırakmak istiyorlar. Ne seçeneksiziz ne de geleceksiz. Hayatımızı, geleceğimizi çalanlara karşı umut da mücadele de biziz!
Bu ay dergimizde de ormanımızla, toprağımızla, toplumsal hayatımızla bizleri gerici bir karanlığa sürüklemek isteyenlere karşı yükselttiğimiz sesimiz var.
Tehlikenin sorumluları, yaratmış oldukları şiddet ortamını kullanarak yine kadınlara saldırıyorlar.
Leyla, Nilgün, Sevgi çocuklarını bütün endişelerine rağmen sübyan mektebine göndermek zorunda kalan binlerce kadından sadece 3'ü.
Ankara’dan bir eğitimci, kendi öğrencilerinin okuldan kopuşuna dair gözlemlerini ve Milli Eğitim Bakanının karma eğitimi hedef tahtasına oturtmasına dair öğretmen arkadaşları ile sohbetlerini yazdı.
Kız öğrencilerin eğitim gördüğü bir okulda çalışan, aynı zamanda orta, lise, üniversite eğitimini kadın okulunda yapmış biri olarak bu konuda görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Siyasi iktidar ve temsilcisi Milli Eğitim Bakanı, harem selamlık bir eğitim sistemini topluma dayatarak tek tip toplum yaratma arzusunu yaşama isteğini dile getirmektedir.
Her şey ateş pahası artık devlet okullarında okumak bile çok pahalı. Böyle aileleri gözüne kestiren cemaatçiler, ilk önce laik eğitimin günah olduğunu söylüyor…
Erkek çocukları için 8 yıllık eğitimden sonra açılan kapılar kız çocuklarınınkinden bir fazla olan medrese kapısı…
30’u aşkın kadın sağlık emekçisi ile konuştuğumuzda hepsi kadın hastanelerine karşı ve bunun tartışmasını açmanın bile kadınlar için çok tehlikeli olduğu konusunda aynı fikirde.
Kız okulları tartışmasından, okullara manevi danışman olarak din personellerinin atanmasından kız çocuğu olan Dersimli kadınlar rahatsız.
Kadınların ve LGBTİ’lerin kendilerini güvenle ifade edebileceği alanların varlığı önemli ancak yeterli değil. Ancak burjuva iktidarı bu yan yana gelişleri bile tehdit ederken ne yapacağız?
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.