Anayasa değişikliği tartışmalarına yanıtımız: Açık seçik ‘Hayır’
Anayasa değişikliği doğrudan kadınların yaşamlarını ilgilendirirken, değişiklikte kadınların görüşü alınmaz, kadınlar ve LGBTİ’ler susturulmaya çalışılırken Ekmek ve Gül olarak değişikliğe ne diyoruz?

Tartışma gündeme ilk geldiği günden beri yazdık söyledik, CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun “başörtüsüne yasal güvence” iddiasıyla yaptığı çıkış, AKP lideri Erdoğan tarafından “lütfe” dönüştürüldü ve iktidarın uzun süredir el altında tuttuğu Anayasa değişikliği için fırsat yarattı.

4 Ekim’de CHP üç maddeden oluşan Kanun Teklifini Meclis Başkanlığına sundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan önce yasal değişikliğe ihtiyaç olmadığını söyleyip, ardından “Gelin çözümü Anayasa düzeyinde sağlayalım” dedi. Karşımıza Anayasa’nın kadın-erkek eşitliğini güvence altına alan ve cinsiyete dayalı ayrımcılığı yasaklayan 10. maddesi ile eşit bir aile yapısını öngören ve ailede reisliğe son veren 41. maddesinin ve bunlarla birlikte din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24’üncü maddesinin değiştirilmesi tartışması çıktı.

İktidar partileri 9 Aralık tarihinde Meclis Başkanlığına bir süredir gündemi meşgul eden Anayasa değişikliği teklifini sundu. Teklifi sunan AKP grup başkan vekili Özlem Zengin CHP’nin başörtüsü ile ilgili kanun teklifini eleştirirken, “Sadece kendi mahallelerinde siyaset yapmak yetmiyor. Tereciye tere satıyorlar” diyerek, konuyu AKP’nin tekelinde, kendi siyasetlerinin bir parçası olarak gördüklerini itiraf etmiş oldu.

336 imzayla sunulan Anayasa değişiklik teklifinin kabul edilmesi için 400 milletvekilinin oyu gerekiyor. 360 ila 400 arası milletvekilinin oyu ise referanduma götürebiliyor. 400 ve üstü milletvekili kabul oyu verse dahi cumhurbaşkanı istediği takdirde teklifi halk oylamasına sunabiliyor.

DEĞİŞİKLİK NEYİ İÇERİYOR?

Anayasa’nın 24. ve 41. maddesinde değişiklik yapılmak isteniyor. Değişiklik kabul edilirse din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24. maddeye, “Kadınların başlarının veya boyunlarının açık veya örtülü olması nedeniyle kamu hizmetlerine girmesi, eğitim öğretim hakkına ve çalışma hakkına engel olamaz” hükmü eklenecek. Ailenin korunması başlıklı 41. maddede ise “Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır” ifadesindeki eşler tanımı değiştiriliyor ve bu maddede yer alan eş tanımı “kadın” ve “erkek” olarak değiştiriliyor.

24. MADDE DEĞİŞİKLİĞİ: LAİKLİĞE AYKIRI, ÇOKLU HUKUKA AÇIK KAPI

24. maddede öngörülen değişiklik, başörtülü kadınlara ayrımcılığı önlemek iddiasıyla yapılmak istense de aslında kadınların nasıl giyineceğini, neresini nasıl örteceğini, başörtüsü kullanan kadınların nasıl başörtüsü takacağını belirliyor. Aynı zamanda, inanan ve inanmayan herkesin özgür yaşamasının güvencesi olan eşitlik ve laiklik ilkelerine, özgürlükçü yorumların önünü kesecek yeni bir sınır getirmiş oluyor. 24’üncü maddeye eklenen ikinci fıkra başörtüsü dışındaki kıyafeti sadece dini inanç gerekçesiyle serbest görüyor. Dini inanç dışındaki kıyafet tercihlerine ilişkin düzenleme yetkisini de kamu kurumlarına bırakıyor.

Kadın örgütleri bu değişikliği “Maddenin lafzı ve gerekçesinin geçmişte başörtülü kadınlara yaşatılan yasakların ve hak gasbının gelecekte başörtülü olmayan kadınlara yaşatılacağı bir kamu düzeni hazırlığı” olarak değerlendiriyor. Laiklik ilkesini tümüyle çöpe atan bu maddeyle laik hukuku bir kenara kaldırıp inanca dayalı çok hukukluluk düzeninin önü açılıyor.

41. MADDE DEĞİŞİKLİĞİ: AYRIMCILIK VE NEFRETİ DERİNLEŞTİRME, MEDENİ HAKLARA GASP

41. maddede yapılmak istenen değişikliğin de kabul edilmesi halinde önemli sonuçları olacak. İktidar tarafından “LGBTİ varoluşun toplum yapısını bozduğu” iddiasına dayanılarak yapılmak istenen bu değişiklik cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine dayalı ayrımcılığı ve nefret söylemini yükselteceği açık. Bu değişiklikle bir yandan LGBTİ’lerin birlikte yaşamalarını yasa dışı hale getirmenin adımları atılırken bir yandan da kadınlar için de büyük tehdit söz konusu. Maddeye eklenmesi istenen “Aile kadın ve erkeğin birlikteliğinden oluşan birimdir” ifadeleri kadınlar için çok yönlü hak kayıplarına neden olabilir. Eşitlik İçin Kadın Platformu “Madde metninde evlilik yerine birliktelik ifadesine yer verildiği takdirde, kadınların Medeni Yasa’nın evlilik ve ilgili maddelerinin güvence altına aldığı haklarını kaybetmesinin yani Anayasa yoluyla Medeni Yasa’nın etrafından dolaşılmasının hatta Yasa’nın zımnen ilga edilmesinin önü açılmış olacak. Resmi nikahın zorunlu olmaktan çıkması, evlilik/cinsel ilişki yaşının bazı tarikatların istediği gibi 12 hatta 9 yaşa indirilmesi, Medeni Yasa’nın değil dini kuralların uygulanması, yani çok hukukluluğun mümkün hale gelmesi, söz konusu olabilecek. Ayrıca böyle bir düzenlemede ‘bir kadın ve bir erkek’ denmediği takdirde erkek çok eşliliği de mümkün hale gelecek. Çocuksuz çiftler, tek ebeveyn ve çocuktan oluşan aileler ki bu aileler genelde kadın ve çocuk veya çocuklardan oluşuyor ve evlatlık olanlar Anayasa’ya göre aile kapsamı dışında kalacak” değerlendirmesi yapıyor.

BU DEĞİŞİKLİKLER NE ANLAMA GELİYOR?

1- Bu Anayasa değişikliği hem gündeme gelişi hem de sonuçları itibarıyla bir kere daha kadınların erkek egemen siyaset eliyle “başörtülü-başörtüsüz” olarak etiketlenip ayrıştırılmasına hizmet ediyor.

2- İktidarın, sınırlarını kendisinin belirlediği bir aile formunu hepimize dayatarak, geleneksel cinsiyet rollerini pekiştirerek, cinsiyetçi uygulama ve söylemlerin dozunu artırarak kadınların ve LGBTİ’lerin haklarını ortadan kaldırmaya yönelik hamlesi söz konusu.

3- Bu değişiklik, toplumun bir arada özgürce yaşamasının güvencesi olan, ama 20 yıllık AKP iktidarı süresince sistematik olarak zayıflatılan laiklik ilkesini tamamen terk etmeye yönelik bir değişiklik.

4- Aile maddesinde (41. madde) yapılmak istenen değişiklik, LGBTİ varoluşunu yok sayma, onlara karşı yaratılan ve tırmandırılan düşmanlığı kalıcı hale getirme ve halkın bir kesimini göz göre göre şiddet ve ayrımcılıkla örülü bir hayata mahkum etme girişimi. Çocukların korunmasına ilişkin hükümleri uygulamayan, çocuk cinsel istismarını önlemeyen, kız çocuklarının evlilik adı altında yıllar süren istismarına ses çıkarmayanların, bütün bir topluma aile tanımı üzerinden nizam vermeye çalışmaları açık bir ikiyüzlülük.

5- 41. maddeye getirilmek istenen “kadın ve erkek” şeklindeki evlilik tanımı erkek çokeşliliğinin önünü açma potansiyeli taşıyor. Medeni Yasa’nın, resmi nikah ile ilgili hükümlerinin lağvedilmesi riski söz konusu, bununla birlikte laiklik ilkesine bir aykırılık daha oluşturmaktadır. Ayrıca, çocuğu ile yalnız yaşayan kadın ya da erkeği aile kabul etmeyerek kadınların boşanmasını ya da yetişkin kadınların bekar yaşamasını zorlaştırıcı uygulamalara kapı açabilir.

BİZ NE DİYORUZ?
Kadınların yaşamlarını doğrudan ilgilendiren bir konuda Anayasa düzeyinde değişikliğe gidilirken hiçbir kadın örgütünün görüşü alınmadı. Hatta kadın ve LGBTİ örgütleri susturulmaya çalışıldı.
■ LGBTİ’lere ve kadın örgütlerine karşı devlet destekli gösterilerle nefret kampanyaları yürütülen,
■ Özgür ve demokratik bir tartışma ortamının olmadığı,
■ İktidar politikalarına itiraz eden herkesin polis ve jandarma baskısı ile susturulmaya çalışıldığı, yargının iktidar elinde korkutma ve yıldırma aracına dönüştürüldüğü,
■ Eşitlik ve laikliğe karşı iktidar eliyle uygulamalarla haklarımızın gasbedildiği, çocuk cinsel istismarına göz yumulan, kadına karşı şiddetin ve ayrımcılığın körüklendiği, din tüccarlarına ve istismarcılara kol kanat gerilen,
■ Şiddet ve istismara karşı mücadele eden kadın örgütlerinin hedef alındığı, kadın ve LGBTİ derneklerinin kapatılmaya çalışıldığı, 25 Kasım’da, 8 Mart’ta barışçıl eylemlere katılan kadınların gözaltılar ve açılan davalarla sindirilmeye çalışıldığı,
bir siyaset ortamında en temel haklarımızı tartışmaya açan bir Anayasa teklifinin tartışılmasını dahi kabul etmiyoruz.
Bu teklif, kadınlara “siyasi rehine”, LGBTİ’lere “yok edilecek sapkın” muamelesi yapmaktır. Kabul etmiyoruz.
Bugün başını örten ya da örtmeyen milyonlarca kadının acil ihtiyacı; Meclisin ne giyeceği hakkında yapacağı Anayasa değişikliği değil, içine itildiği ekonomik çöküş ve yoksullaştırılmadan çıkış için somut ekonomik planlar, şiddetten etkin bir şekilde korunması için acil önlemler, eşitsiz ev içi ve bakım emeği yükünü sırtından alacak bütünlüklü ve eşitlikçi politikalardır.
Yasaları uygulamayan, failleri cezalandırmayan, başta Medeni Kanun ve Ceza Kanunu olmak üzere yasaların altını oyanlar, kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddeti ortadan kaldırmayı hedefleyen İstanbul Sözleşmesi’nden hukuka aykırı şekilde çıkanlar, çocukları cinsel istismar ve sömürüden korumayı amaçlayan Lanzarote Sözleşmesi’ni hedef alanlar, kadınların kazanılmış haklarına ve hayatlarına kastedenler ve onların işbirlikçilerinin yapacakları Anayasa’yı kabul etmeyeceğiz.
Meclisteki tüm muhalefet partilerine de sesleniyoruz. Apaçık bir biçimde bu değişikliğe “hayır” demenizi talep ediyoruz. Hiçbir sandık pazarlığı, hiçbir oy beklentisi en temel haklarımızın tartışma konusu haline getirilmesinin gerekçesi olamaz.
Temel hak ve özgürlükler referandum konusu yapılamaz, çoğunluk arkasına sığınılarak ortadan kaldırılamaz. Tüm kadınlara, tüm emek ve demokrasi güçlerine de çağrımızdır, haklarımızı tümden gasp etmenin yolunu açan bu anayasa değişikliğine hep birlikte var gücümüzle “hayır” diyelim.
Şimdi eşitsizliğe, ayrımcılığa, nefrete, düşmanlaştırmaya, hak gasplarına, yaşamlarımızın ipotek altına alınmasına “hayır” deme zamanı!

İlgili haberler
AKP’nin anayasa değişiklik teklifi bize ne söylüyo...

Yasa önünde eşitlik, insan ve kadın haklarımız, laik hukuk, eğitim, sosyal ve kamusal hayat gidecek,...

192 siyasetçiye, iktidarın anayasa değişikliğine '...

Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği kamuoyunda “başörtü düzenlemesi” olarak anılan teklife...

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ: Lafta eşitlik, anayasada ayrı...

Başörtüsü tartışmalarının ardından Erdoğan’ın gündeme getirdiği anayasa değişikliğinin içeriği ortay...