‘Eğitim yüz yüze olmalı ama gerekli önlemler alınarak’
Bir yandan okulların açılmasını, eğitimin yüz yüze yapılması gerektiğini söylerken bir yandan çeşitli kaygılar taşıyan eğitim emekçisi kadınlar, bu süreçte yaşadıklarını da paylaştı.

Okullar 22 Ocak itibarıyla ara tatile girdi. Ne biz öğretmenler ne de öğrencilerimiz herhangi bir heyecan yaşadık. Çünkü eğitimin yaşantılar ve deneyimlerle oluştuğu düşündüğümüzde uzaktan eğitimle bu süreç eksik kaldı. Pandemi sürecinde yüz yüze eğitime kasım ayında verdiğimiz aradan sonra EBA ve farklı platformlar üzerinden canlı derslere yorucu ve bir o kadar eşitsiz, yetersiz bir eğitimle devam etti. Bu sürecin olumsuzlukları, eğitimciler, sendikalar ve bilim insanları tarafından tartışıldı. Ancak eleştirilerin ve önerilerin ciddiye alındığı pek söylenemez. Okulların 15 Şubat’ta eğitim-öğretime başlayacağı Bakan tarafından ifade edildi. Biz eğitimciler, özelde kadın eğitim emekçileri olarak bir yandan okulların açılmasını, eğitimin yüz yüze yapılması gerektiğini söylerken bir yandan çeşitli kaygılar taşıyoruz. Görüştüğüm bazı kadın eğitim emekçilerinin görüşlerini sizinle paylaşmak istiyorum.

‘OKULU, ÖĞRENCİLERİMİZİ ÖZLEDİK’

Biz kadın öğretmenler bu süreçte ev işleri ve öğretmenlik görevlerini yaparken rol karmaşası yaşadık. Bir arkadaşımız, “Elimde kalemle ders anlatırken arada yemek yapıyordum, kaşık diye kalemi yemeğe daldırdım” diyerek paylaştı bu süreçte yaşadığı karmaşayı. Aynur öğretmen, “Artık gündüz kuşağı kadın programlarını sunabilirim, ekranlara alıştık” deyince gülüştük. Bir başka kadın arkadaş okulların açılmasını istediğini; okulu, öğrencileri çok özlediğini ama aşı yapılmadan da çok riskli olduğunu çünkü evde yaşlı anne babasıyla yaşadığını, onlara hastalık taşımaktan ve buna sebep olmaktan çok korktuğunu söyledi. Saniye Öğretmen: “Şöyle bir hayalim var. Okula gidiyorum, kapılar sensörlü, her katta maske kutuları ve dezenfektanlar. Çocuklar için yemekhaneler düzenlenmiş, aşılarımız yapılmış.” Nuran Öğretmen, “İsteklerin gerçekleşir mi bilmem ama devletin yediğimiz, içtiğimiz, giydiğimiz, çalıştığımız her şeyden aldığı vergilerle bunları yapması mümkün” dedi. Aysel Öğretmen “Ayrıca okulda doktor veya hemşire odası da olmalı” deyince Gül Öğretmen’in yanıtı, “Hayali bile güzel” oldu.

Biz eğitim emekçileri öyle yan gelip yatmıyoruz. Büyük fedakarlıklarla, özveriyle hem kendimizin hem de öğrencilerimizin hayallerini gerçekleştirmek için mücadele ediyoruz. Sendikalarımızı kurduk. Genelde emekçilerinin özelde kadınların eşit, adil bir

dünya talebi için örgütlenmekten başka kurtuluşu yok. Gücümüz birliğimiz.

Görsel: Pixabay

İlgili haberler
Eğitim emekçisi kadınların ‘zorlu’ yılı: Değersizl...

Geleceği güvenli bakamayan, emekliliğin hayal olduğunu söyleyen eğitim emekçisi kadınlarla konuştuk.

‘Öğretmen’ de işçi, hem de en kölesinden!

Özel bir okulda öğretmenlik yapan Mine, patronları kollayan sözleşmelerden, pandemide ağırlaşan koşu...

Eğitim emekçilerinin salgın günleri: Geçim, artan...

Salgın dolayısıyla okullar tatil edildi ancak eğitim emekçisi kadınların derdi bitti mi? Kendilerind...