Yok öyle eskisi gibi ‘bizim partiyi kötüleme’ demeler!
Önceden ‘bunca derdin bizi yönetenlerle bir ilgisi var’ dendiğinde ipler geriliyordu mahallede. Şimdi kadınlar ‘Bunlar bizim partiyi kötülüyor’ demiyor, hak veriyorlar…

Bir dernek üyemizin daveti üzerine bir evde 13 kadınla gerçekleştirdiğimiz sohbeti aktaracağım sizlere. O gün kadınların başka bir telaşı daha vardı. Mahallede eşinin şiddetine maruz kalan bir kadına ve çocuklarına dayanışma eli uzatmışlardı. Bir kız kardeşlerinin sorununu çözdükleri için mutluydular ama “Bu kadınların çektikleri nedir?” sorusu derin bir iç çekişle karşılık buluyordu. 

Sohbet derinleştikçe kendi yaşadıkları sorunları bir kenara bırakıyor, aynı sokakta komşuları olan mülteci kadınların sorunlarından bahsediyorlar. Neler yapabileceklerini konuşmaya başlıyorlar. Songül; bir aileden bahsediyor. Aile çok yoksul, baba 4 aydır işsiz. Daha yeni zar zor tersanede eşinin yardımıyla bir iş bulduklarını söylüyor.

Başka bir kadın; mülteci bir ailenin dükkan gibi bir yerde kaldığını, çok kötü koşullarda yaşadıklarını ve mutlaka yardım edilmesi gerektiğini anlatıyor. Konuşma arasında “Ne ara bu hale geldik!” diye de isyan sesleri duyuluyor. Her geçen gün işsiz sayısının daha da arttığından, insanların işsiz kalma korkusu ile yaşadığından, işsizlikle beraber şiddettin arttığından söz ediyorlar. Yoksulluğun en korkunç halini yine kadınlardan dinliyoruz. Beslenemeyen, barınamayan, okula kuru ekmek dahi götüremeyen çocuklardan bahsederken içler kan ağlıyor. “Nasıl yetişeceğiz? Hangisine yardım edeceğiz? Bu böyle olmaz…” diyor birisi.

Yüksek sesle “Devlet bu sorunu çözmeli” fikrini dillendirememelerinin önemli nedeni oy verdikleri partileri suçlu göstermeme endişesi. Peki bunca yoksulluk nereden kaynaklanıyor? Buluştuğumuz bu kadınların ekonomik durumları, açıklanan 6 bin TL yoksulluk sınırının altında. Tek tek bir şey değişmeyeceğinin farkındalar. Semra, Hanime ve diğer kadınlar “iyi ki bu dernek var” diyor.

Döne; “Evde yiyecek bir şey dahi yok çeyizlerimi satılığa çıkardım. 1 liradan satıyorum annemin emeğini göz nurunu, duysa ne çok üzülür. Nasıl geldiniz bu duruma diyerek isyan eder. Biz bir işçi ailesiyiz. Bu duruma gelmek için 2 ay işsiz kalmak yeterli” diye ekliyor.

Bizi evine konuk eden kadın arkadaşımızın borcu yüzünden doğalgazı kesilmiş. Küçük tüpte çay yaptı o gün. “Keşke başka bir yerde toplansaydık” dediğimde “Yok olur mu öyle şey, bu dertleri birlikte çözeceksek bir an önce bu kadınları toplayıp mücadelenin bir parçası haline getirmeliyiz” dedi.

Dert büyüyor, tepkiler de büyüyor, geriye tepkiyi örgütlemek kalıyor. Bunca derdin tek dermanı olan şeyden yani dayanışmadan, mücadeleden ve örgütlü olmaktan bahsederken bizler mecburen yönetilme biçimine değiniyoruz. Örneğin; yeni vergi yükünden işsizliğin nedeninden, yoksulluğun neden biz kadınların hayatında şiddeti artırdığını konuşuyoruz. Dünden farklı olarak bunları konuştuğumuz kadınlar “Bunlar bizim partiyi kötülüyor” demediler, hak verdiler ve tek tek derneğin bir parçası olmak istediklerini söylediler. Bu ev buluşmasının üzerinden çok zaman geçmemesine rağmen birlikte çalışmalara başladık…

İlgili haberler
Asgari ücretle hayatta kalma stratejileri

İki küçük çocuğu var Bilge’nin. Eve giren asgari ücreti yetiştirme yükü 33 yaşındaki Bilge’nin saçla...

Bütçe emeğimizle oluşuyor bize kırıntı düşüyor

Mecliste bütçe görüşmeleri tamamlandı. Şimdilerde de asgari ücretin tespit edilmesi için görüşmeler...