KÜLTÜR SANAT

26 Ağustos 1920’de Amerika’da kadınlar ilk kez oy kullandı. Kadınların oy hakkı mücadelesini konu alan grafik roman ‘Öncü Kadınlar’ bu amansız savaşı sinematografik bir akışla anlatıyor.

“Bizleri acıtan ve büyüten anıların içine yoksulluğun rengi kaçık kıyafetlerini, burunları camlarda çocukları, elleri hamurda iken aşkı bekleyen kadınları sığdırıyor Ayten Kaya Görgün...”

Müvekkillerim hayır dediler efendim. Bu erkekler bilmelidirler ki hayır, hayır demektir. Tanıdık, arkadaş, sevgili olsun ya da seks işçisi olsun hatta kendi karınız olsun hayır, hayır demektir. -Pink

Asıl hayatınız için en önemli şey devam etmek, direnmektir; devam etmek, çünkü vahşi doğanın vaadi şudur: Kıştan sonra, her zaman ilkbahar gelir.

Didem Madak, şiirlerinde yer yer sertleşen bir dille kadın duyarlılığını ortaya koyar. Erkek egemen, baskıcı topluma karşı kadınca meydan okumayı seçmiştir.

Kendinizi rahatça içinde bulabileceğiniz, belki biraz nefes alabileceğiniz bir film Sufrajet. Bir kadının örgütleniş hikayesi...

Ben çocuklarımın elini toprağa değdirmiyordum kıyamadığım için. Bir gün oldu, ikisini yitirdim. Ben buna katlanabiliyorsam, ben hala yaşayabiliyorsam ben insan değilim demektir. Demek ki ben bir taşım

“Bu film illa başkalarına umut vermek için ya da illa güçlü hikâyeleri yan yana getirmek misyonu içinde değil. Meselenin kendi gerçekliği var.”

Bu sergi bildiklerinizden değil! Katılımcı ve herkesin üretimine açık. Bu sergide, Göçmen Kadınlar Birliği dünyayı nasıl algıladıklarını anlatıyor.

Bunca ayrı vagon tantanası varken şuraya bir parantez açalım, kadınlar toplumdan soyutlanmayı, vazgeçmeyi değil mücadeleyi seçti, seçiyor. Tıpkı Mısır’daki gibi...

İnsan yitirdiğine türkü yakar derler, hatta hiç kavuşamadığına, elinde olmayana. İşte hepimize tanıdık gelecek adalet türküleri, şiirleri...

Süreyya’nın bebeğinin engelli doğacağını bile bile doğurmak istemesi bir nevi “annelik” tescili haline geldi dizide. Peki ama meseleler böyle çözülebilir mi?

Sanatçı Arzu Yayıntaş, Ordu’da daha önce tahrip edilen ve yakın zamanda da ayakları kırılan 3 kadın heykeline yönelik saldırıları yazdı.

Toplumsal bir sorun olarak kadın meselesi Sennur Sezer’in ideolojik görüşüyle iç içe genişler şiirlerinde. Ama hiçbir zaman kişisel yargılarda bulunmaz ve herhangi bir acıyı dramatize etmez.

Kadınların hayatlarında ne varsa dillerine de yansıyor ve aykırı bir kadın olarak da görüldüğüm için hareket alanım biraz daha genişliyor

Şebnem İşigüzel’in Duygu Asena Kadının Hâlâ Adı Yok roman ödüllü kitabı Gözyaşı Konağı Ada 1876 “hüzünlü ama derin karanlığı olmayan” bir aşk hikâyesi...

Pek çok erkek eşlerini "ev işlerinden sorumlu müdür" gibi görür ve işleri söylenmeden değil, ancak karısı ondan istediğinde yapması gerektiğini düşünür... Sizin evde de durum böyle mi?

Sema Kaygusuz öyküleriyle yakın geçmişe götürür bizleri. Okurunu şaşırtan, sürprizli öyküler değildir bunlar. İnsanı sarsan, benimsediğimiz kalıpları sorgulatan, sınırları zorlayan öykülerdir.

Bu şarkılar Ceylan gibi çocukların hikayeleriyle tanışılmasına vesile oluyor. Evladının etrafa savrulan parçalarını eteğine toplayan annenin feryadına ortak olmaya çağırıyor.

Gayet de dans edebilir efendim. Bakınız ‘Büyük Beden Hareketi’ adlı kadın dans grubu bunu çok da güzel ortaya koyuyor. Yeter ki kadınlar özgüvenlerini kaybetmesin.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.