Halkların dayanışmasıyla değiştirebiliriz
‘Kendince vicdanlı görünen okul sahibimiz ‘deprem kontenjanı’ açtı, depremzedeleri ücretsiz kaydediyor.’ Peki ya sonrası, sonrasını Aslı Yorulmaz mektubunda anlatıyor…

Özel bir okulda çalışıyorum. Buraya genelde üst düzey memur diye hitap edeceğimiz kimseler çocuklarını kayıt yaptırmaya geliyor. Kendince vicdanlı görünen okul sahibimiz “Deprem kontenjanı” açtı, depremzedeleri ücretsiz kaydediyor. Okullar açılmadan önce bunu duyan aileler kayda geldiler. “Allah razı olsun” diye sevinerek çocuklarını okula yazdırdılar.

20 Şubat Pazartesi okullar eğitime yeniden açıldı. Hem kaygılı hem sevinçli gözlerle okula geldi depremzede çocuklar.

Öğle arasında yemek ücreti ödeyen öğrenciler güzelce doyurdular midelerini.

Okulun “yemekhanesinin” depremzede aileler içinde paralı olduğunu, eğer çocuklarına yemek verilmesini istiyorlarsa ücret ödemek zorunda olduklarını duyan depremzede aileleri ödeme yapmaya geldiklerinde baya zorluk çekti. “Yemek ve servis ücretinin de bize bedava olduğunu düşünmüştük, bize bundan hiç bahsetmediler ama” diyerek serzenişte bulundular.

Şunu ısrarla, unutmadan söylemek gerekir ki kayda gelen ailelerin geneli yakınlarını, evlerini, memleketlerini kısaca var olan tüm hayatlarını yitirmiş, yeniden bir hayat kurmaya çabalayan insanlar... Bazılarının ablası, kardeşini kaydettirmek için gelmişti, çünkü velisi olarak sadece abla kalmış, anne ve babaları göçük altında can vermiş.

İçlerinde son sınıf öğrenciler de var ve bu öğrenciler yaşadıkları bu zor durumun psikolojisiyle sınava girip üniversite tercihi yapacaklar. Bu ayrı bir konu ama esas değinmek istediğim yer “vicdan” meselesi…

KİMİLERİ İÇİN DEPREMZEDEDEN ÇOK DOĞULU, ARAP, KÜRT…

Bir veli depremzede aileleri, çocukları küçümseyerek “Hepsi daha önce devlet okulunda mı okuyormuş, burada bizim çocuklarımızla beraber okurken zorlanmasınlar? Hayır yani onları düşünüyorum kendilerini kötü hissetmesinler” diye kinayeli konuştu. Oysa gelen çocukların çoğu ya kolejden ya da iyi bir okuldan yüksek puanla gelmiş çocuklardı. Ama gelin görün ki burada esas küçük gördüğü şey, “Doğulu, Kürt, Arap, aciz, müşkül” durumdaki insanlar diye kendilerince “aşağı” durumda görmeleri.

Kayda gelen başka bir veli, eski kayıttan daha fazla ücret ödeyeceğini duyunca sebebini daha dinlemeden “Tabii depremzede kaydı aldınız, bizim paralarımızı oraya mı aktarıyorsunuz” diye konuştu. Sakinleştikten sonra, tüm sükunetimi koruyarak “İnsan böyle bir durumda zaten elinde olan neyi varsa paylaşıma açması gerekirken bir de üstüne depremzede aileleri küçümseyip ‘benim paramla mı okutuyorsunuz’ demeniz çok üzücü” diyerek karşılık verdim. Bu tarz konuşanlara öfkelenmemek elde değil, sabrımız taştı! Sahi zenginlerin gözünde depremzedeler acınası insanlar mı? Değişmeli bu, yardımlaHşma diyerek aşağılama duygusu! Bunu da ancak “halkların dayanışmasıyla” değiştirip dönüştürebiliriz.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Adıyamanlı depremzede kadınlar: Canlı yayında topl...

"Adıyaman sahipsiz kaldı" cümlesini sıkça duyuyorum. Karapınar Mahallesi’ne gidiyoruz. Ayten ve Asiy...

Depremin ardından kadınlar baskı altında, çocuklar...

Depremden etkilelenen illerden biri olan Urfa'dan depremzede bir genç kadın, depremlerin ardından ka...

Ekmek ve Gül deprem bölgesine 8 Mart mektubuyla se...

‘Bütün bir hayatı yeniden kurmak için; haklarımızdan ve hayatlarımızdan asla vazgeçmemek üzere sefer...