Yalnız olmadığımı bilmek güçlü kıldı beni
Duygu, Leyla, Mizgin, Hilal ve diğerleri... her birinde biraz kendimi buldum. Siz onların sesi olmasaydınız ben onları bilmeyecektim ve bugün daha çok çıkmayacaktı sesim.

Sevgili Ekmek ve Gül;

Ben Heval. Güç verdiğiniz, umut olduğunuz yüzlerce kadından biri. 3 yıl önce tanıdım sizi ve tanıdığım için çok mutluyum.

Bir erkeğin gölgesinden bile korkarken ona kafa tutmayı öğrendim zamanla. Anladım ki benim korkularım güç vermiş ona. Şiddetin her türlüsünü yaşattı; “şunu giyme, böyle gülme, oje sürme, çalışma, arkadaşının evine gitme...” Daha da ötesi, “kitap okuma, sen evli bir kadınsın, hareketlerine dikkat et...” Zamanla köle gibi bir hayatım oldu, bunların dışına çıkmak ise şiddet sebebi. Gecenin bir yarısı kavga; onunla birlikte olmak istemediğim için. Sonrası dayak, tekme, tokat. Çocuklar uyanıp korkmasın diye ağzımı kapatırdım, içime ağlardım. Ölmeyi düşündüm, her seferinde aklıma çocuklarım geldi, vazgeçtim.

Kadın sığınmaevlerini bilmiyordum, çoğu kişiye inandırıcı gelmeyecektir belki ama ben kadınların gidebildiği, sığınabildiği evler olduğunu bilmiyordum. Ben kadınların şiddet gördüklerinde polise gidebileceğini biliyordum aslında. Bir keresinde şubat ayı, ağzım burnum kanayıncaya kadar dövmüştü beni, kafamı duvara vurdu, boğazıma bıçağı dayadı. Polisi aradım geldiler, karakol hastane derken herifi aynı gece saldılar. Eve geldim baktım benden önce evde, “Sen nasıl şikayet edersin beni” dedi, daha beter dövdü. Sonra dedim, otur oturduğun yerde, demek ki erkeklerin kadınları dövmesi suç falan değil!

Üniversite mezunuyum, evden işe, işten eve... Her sabah evden çıkarken kontrol ediyor, ne giydim, parfüm sürdüm mü diye. Çünkü parfüm yasak, güzel kokmak istemek kötü bir şey. Defalarca ölümün kıyısına geldim. Boğazımı sıktı kaç defa, bıçakla kovalarken odaya kapattım kendimi çocuklarla birlikte, sakinleşmesini bekledim. Kanaryalarımız vardı kafeste, ben sevmem evde kafeste kuş, kendi getirmişti. Bir gün yine gözü döndü, bizi cezalandırmak için kuşların kafasını kopardı, bahçeye attı. Çocuklar gördü, günlerce ağladık. Sonra “Çocuklar senin yüzünden sevmiyor beni” diye tekrar tekrar dövdü. Bir gün kardeşim bana geldi, mutfakta oturuyoruz. Beni odaya çağırdı ve hiçbir şey yokken tokat attı, “Kardeşin içerde ve nasılsa sesini çıkaramayacaksın” dedi.

GÜZEL ŞEYLER YAZACAĞIM...
Güzel şeyler yazacaktım, ama maalesef gene hatırladım yaptıklarını. Olsun ben yine de güzel şeyler yazacağım size.

Dayanışma güzel şeymiş, sizinle bir daha anladım. Yalnız olmadığımı bilmek güçlü kıldı beni. Duygu, Leyla, Mizgin, Hilal ve diğerleri... her birinin mektubunu okurken biraz kendimi buldum. Güç oldu her birinin hikayesi. Eğer siz onların sesi olmasaydınız ben onları bilmeyecektim ve bugün daha çok çıkmayacaktı sesim.

En son kafamı kaldırım taşıyla ezmeye çalışmıştı sokak ortasında, boşanmak istedim diye. Var gücümle bağırabildim, kurtarın beni dedim, ölmek istemiyorum çünkü. O yüzdendir ki daha çok bilirim ölmek istememeyi. Hele de akşam eve dönmeni bekleyen çocukların varsa hep daha çok yaşamak istersin, daha güzel, daha insanca, daha özgür...

KADIN CİNAYETLERİ İŞTE BÖYLE ARTIYOR
Bir kadının kafasını taşla ezmeye çalışmanın cezası 9 aymış bu ülkede. Eğer kendini biraz daha tutup duruşmada bana tükürmese, hakimin sözünü kesmese, o cezayı da almayacaktı. Şu an tutuklu, ama başka bir suçtan dolayı. Beni yaraladığı için 9 ayın 6 ayını yatacak sanırım. Denetimli serbestlik falan... Belki de onun için hiç ceza yatmamış olacak, ne yazık, ne üzücü. Kadın cinayetleri nasıl mı arttı, işte böyle. Onlara o cüreti kim veriyor? Bir kadının hayatına kastedecek cesareti kimden alıyorlar? Dedi ki bana en son, “Boşanma davasını ve şikayetini geri alacaksın. Yoksa seni öldürürüm.” Hayır, almayacağım. Çıktım mahkemede karşısına, dedim ki “Korkmuyorum senden, en ağır şekilde cezalandırılmanı istiyorum.”

CAN GÜVENLİĞİ OLMAYAN KADINLARIN ÇOCUKLARINA DESTEK YOK!
Bir başka konu Aile ve Sosyal politikalar İl Müdürlüklerinin muhtaç durumdaki çocuklar için bir destek ödemesi var, sosyoekonomik destek. Ailemle yaşıyorum diye başvurum reddedildi. Her ne kadar “ben buraya sığındım, ama ihtiyacım var” desem de dinletemedim. Yani uzaklaştırma kararı olup boşanma davası açmış, can güvenliği için ailelerine sığınmış kadınların çocuklarına sosyoekonomik destek yok! Bir an önce bu durumdaki kadın ve çocuklar için etkili çözümler bulunmalı.

YALNIZ DEĞİLİM
Hüzünlü şarkılar sıkıyor artık beni. Burada dinlediğim bir şarkı var “Deli Çiçek.” Evin içinde söyler dururum bazen.

“Ben deli çiçek,
bu deli çiçek,
her şeye inat hep gülümseyecek...”

Daha güçlüyüm, daha pozitif. Cezaevinden çıkacak yakında, kaçmayacağım. Haklıyım ve bütün haklılığımla mücadele edeceğim, evet bir gün yine de gideceğiz, denizi olan şehre ama daha yapacak işlerim var burada. Söyleyecek sözüm bitmedi çünkü.

El ele vermek güzel şeymiş. Yalnız değilim, benim hikayemde kendini bulan bir sürü kadın var çünkü, biliyorum. Benim mücadelem hepsi için olacak. “Cesaret bulaşıcıdır” çünkü.

Ekmek ve Gül, yanımda olduğunuz için çok teşekkür ederim. Yakında size özgürlüğün mektubunu da yazacağım.

Hoşçakalın...

İlgili haberler
Artık başkaldıran bir Mizgin var

Mizgin Ekmek ve Gül'ün değiştirdiği, Ekmek ve Gül'ü değiştiren kadınlardan biri. Onun hikayesi, bugü...

Beni güçlendiren, benim güçlendirdiğim Ekmek ve Gü...

Mizgin yazdı: "Ekmek ve Gül varolduğu sürece benim gibi bir çok arkadaşım hem yalnızlığından kurtula...

Rüzgârlar seni savurmasın: BİRLİK, MÜCADELE, DAYAN...

Her nerede ve nasıl girdiysek Mayıs ayına, işsizliğin kol gezdiği, işsiz kalma korkusunun yakamıza y...

Umutsuzluk çıkmazından inatla sıyrılan Leyla

Çocuk yaşta tecavüze uğrayan ve kendisine tecavüz eden kişiyle evlendirilen Leyla’nın hapsedildiği ş...

İçimizden biri: Pınar

Çok yoksulluk çekiyorum, bazen ekmek param bile olmuyor, eski kocamdan da hâlâ korkuyorum, bizi taki...