Almanya'da imzalanan koalisyon sözleşmesi kadınlara ne söylüyor?
Almanya'da yeni hükümet kurulurken koalisyon sözleşmesi imzalandı. Olumlu değişiklikler kadınların taşan öfkesinin kazanımlarıyken sözleşmedeki pek çok konuda muğlaklıklar öne çıkıyor.

Almanya’nın sokakları bu aralar Noel dolayısıyla ışıl ışıl. Tarçın, karanfil, vanilya ve bilumum baharatın kokuları cezbediyor. Olağan olan çam ağaçlarını süslemek, sevdiklerimize bütçelerimizin elverdiği yeni yıl hediyeleri alma telaşları arasında yılın sonunu getirmek aslında. Ne var ki bu olağan geleneksel döneme olağanüstü koşullar eşlik ediyor.

Korona salgınıyla ilgili durmadan değiştirilen ve yenileri getirilen önlemlere karşın vaka sayılarının günlük 60-70 bin civarında seyretmesi, son iki yılda ülke genelinde 30’dan fazla hastanenin kapatılması ve ayrıca faaliyette olan hastanelerde 6 bine yakın yoğun bakım ünitesinin tasarruf adına tasfiye edilmesi sonucu hastanelerin kapasitelerinin zorlandığına ilişkin haberler, iki yıldır halen okullarda havalandırma sistemleri de dahil olmak üzere uzaktan eğitim için gerekli teknik yenilemenin yapılamaması, aşı olanlarla olmayanların karşı karşıya getiren söylemlerin aşıyı teşvik etme yerine önyargıları körüklemekten başka bir işe yaramaması bu olağanüstü döneme pandemi açısından eşlik ediyor.

Bir başka gelişmeyi ise 16 yıllık Merkel`in başbakanlık koltuğunu SPD’li Olaf Scholz’a teslim etmesi ve yeni koalisyon hükümetinin ciddi vaatlerle yeni çalışma dönemine başlaması oluşturuyor.

SÖZLEŞMEDE NE VAR NE YOK?

Aslında hepimiz biliyoruz. Hükümet değişmiş olsa bile Almanya gibi büyük ve zengin bir ülkede iktidarın genel çıkarları açısından devamlılık ve istikrar esastır. 177 sayfalık koalisyon sözleşmesinde yer alan kimi iyileştirmeleri bir değişim rüzgarı esiyor şeklinde tanımlamak çok yerinde olmayacak. Kimi değişiklikleri, halkın bir süredir sokaklara da taşan öfkesine, böyle devam etmesini istemediğini açık bir şekilde göstermesine ve dahi istikrarı sağlamak ve baki olabilme ihtiyacına bağlı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Sıkı pazarlıklar döndü: Kimin bakanlık koltuğuna oturacağından partilerin seçmenlerine verdiği vaatlerin hangilerinin gerçekleşeceğine dek. Şimdi basında birbiri ardına çıkan haberlerde farklı kurumların, sendikaların yaptıkları açıklamalarda değişimler selamlanıyor, eksikliklerin altı çiziliyor ya da nelerin değişmesinin gerektiği dile getiriliyor.

ÖRTÜ DEĞİŞİYOR ALTINDAKİ AYNI

Bir dizi vaat vardı seçimler öncesinde. Halkın, işçi ve emekçilerin, kadınların, gençlerin, yaşlıların, göçmenlerin hepimizin tonla sorunu, tonla talebi vardı. Yaşam koşullarının zorlaşmasına, pahalılığa, durmadan çalışıp ayın sonunu getirememeye, eşitsizliklere ve ayrımcılığa, ırkçılığa konut, çevre, sağlık, eğitim gibi alanlarda yaşanan sorunlara karşı taleplerimizi dile getiriyorduk. Bu zengin ülkede işçi ve emekçilerin büyük bölümü çalışmasına karşın yoksul. Hep söylüyoruz yine söyleyelim. Bu zengin ülkenin koşullarına göre yoksul.

Zira dünyanın en gelişmiş ve zengin ülkelerinden biri olan Almanya’da da kadınların giderek yoksullaşmasına, kötü koşullarda çalışmasına, pandeminin yükünü sırtlanmasına tanık olduk, artan mutfak, kira ve enerji giderlerine, sosyal ve kültürel yaşama katılıma kaynak yaratmaya olanak bulamaz hale geldiler. Çalışma saatleri esnekleşti, evde bakım, ev işleri yükü arttı, enflasyon karşısında en temel ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldi. Hartz IV ile yaşayanlar için hayat, Korona zamanlarında çok daha zorlaştı. Yeni Hükümet, koalisyon görüşmeleri başında, geniş kitlelerin tepkisini çeken “Hartz IV” yerine “Vatandaş Parası” uygulamasına geçileceği vaadi vermişti. Şimdi anlaşılıyor ki yasanın sadece ismi değişiyor, uygulama ve yaptırımlar aynen kalıyor. Yani değişim bir makyajdan ibaret.

BİRÇOK KONU MUĞLAK!

Almanya’da partiler renkleriyle de anılıyor. SPD ve Sol parti kırmızı, Hristiyan Birlik partileri siyah, Yeşiller Partisi tabi ki yeşil ve FDP sarı. Koalisyon SPD, Yeşiller ve FDP den oluşunca buna “Trafik Lambası” adı verildi. Koalisyon anlaşması ve üzerinde anlaşmaya varılan birçok konu dış politikadan, çevreye, konut sorunundan iç politikaya dek her biri ayrı ayrı incelenmeyi hak ediyor.

Koalisyon anlaşmasındaki her sayfa kadınları da yakından ilgilendiriyor. Ancak bu yazıda toplumsal cinsiyet eşitliği açısından taleplerimizin bir bölümü karşısında koalisyon hükümetinin planlarını ve taleplerimizi değerlendireceğiz. Baştan söyleyiverelim kadınların taleplerinin birçoğu açısından lambanın ışıkları kırmızı.

Bu seçimlerin çokça gündeme getirilen konularından biri de 17 kişilik kabineye 9 erkek ve 8 kadının seçilmesi oldu.

Kadınların uzun zamandır politikada eşit temsil edilme taleplerini dikkate almak zorunda kalan koalisyonun bu adımı, kadınların yaşamın her alanında yasaların ve uygulamaların eşitliğine yeşil ışıkların yakılacağı anlamına gelmiyor. Üstelik en başında dile getirdiğimiz devletin çıkarları söz konusu olduğunda bu çıkarlara, -kimilerinin iyimser bir beklentiyle iddia ettiği gibi- kadın bakış açısıyla bakmayacakları, devletin bekasının ve sermayenin çıkarlarının belirleyici olacağı da aşikâr. Bu nedenle evet yaşamın yarısını oluşturan bizler, bütün alanlarında da eşit temsil edilmeliyiz. Ancak bu talebin pratik yaşamda karşılığının, durduğumuz, baktığımız yerlere bağlı olduğunu bilerek.

EŞİT ÜCRET, BAKIM İŞİNİN TOPLUMSALLAŞMASI BELİRSİZ BIRAKILANLARDAN

Koalisyon anlaşması bu ülkenin vatandaşları olarak kadın ve erkeğin eşit haklara sahip olmasının önemini teyit ediyor. Ancak kadınlar ve erkekler için eşit olmayan ücretler veya bakım işlerinin daha iyi dağılımı gibi birçok nokta hala çok belirsiz bırakılıyor. Yasal asgari ücret alanlar için mevcut asgari saat ücreti brüt 9,60 Euro’dan 12 Euro’ya yükseltilecek. Ancak bu artış enflasyon karşısında eriyip gidecek. Dolayısıyla çalışmamıza karşın yoksul olmamakla ilgili talebimiz geçerliliğini koruyacak. Ayrıca, mini işler için gelir sınırı 450’den 520 Euro’ya çıkıyor. Bu ise sosyal güvenlik açısından kötüleştirme anlamına geliyor. Kazanılan ilk Euro’dan itibaren sosyal güvenlik aidatlarının -normal işlerde olduğu gibi- ödenmesi talebimiz geçerliliğini bu hükümet altında da koruyacak.

Koalisyon partilerinin anlaştığı konulardan biri de daha fazla kadının istihdam edilmesine yönelik. Ancak hala evdeki bakım işlerinin çoğunu kadınlar yapıyor ve sonuç olarak erkeklere göre daha düşük ücretli işlerde çalışıyorlar ve buna bağlı olarak önemli ölçüde daha düşük emekli maaşı alıyor. Bakım işlerini toplumsallaştırmak ve kadın-erkek arasında adil bir şekilde dağıtmak için somut girişimlerde bulunulmalı.
Nasıl mı? Çocuk bakımı ve tam gün okul hizmetlerinin nicel ve niteliksel olarak artırılması, bakım işlerinin kadınların işi olarak görülmesine ilişkin geleneksel algıların değiştirilerek devletin sorumluğunun artırılması yani toplumsallaştırılması gerekiyor.

DÜŞÜK ÜCRETLİ, GÜVENCESİZ ÇALIŞTIRILAN KADINLARA GÜVENCE!

Federal İstatistik Dairesi'ne göre, kadınlar 2020'de çalışmaları karşılığında erkeklerden saat başına ortalama yüzde 18 daha az kazandılar. SPD, Yeşiller ve FDP, boşluğu kapatmak istediğini söylüyor. Ancak bu istek yalnız başına yeterli değil ve bunun için de bir dizi önlem gerekiyor. İstatistikler bu hızla giderse en azından 100 yıl bu eşitliğin kapatılamayacağını gösteriyor ve cinsiyetler arası ücret farkının nasıl kapatılacağı koalisyon anlaşmasında da çok muğlak kalıyor. Çalışma sürelerinin tam ücret karşılığı kısaltılması talebi de koalisyon anlaşmasında reddediliyor. Kadınların ağırlıklı istihdam edildiği düşük ücretli, güvencesiz işler var olduğu ve bu mesleklerin tanınmasına ve iyi ücretler ödenmesine ilişkin önlemler alınmadığı sürece de cinsiyet eşitliğinden söz etmek olanaklı görünmüyor.

VERGİ SİSTEMİ KADINLARIN ALEYHİNE!

Bir diğer eleştiri de vergi sistemine dair. Var olan vergi sistemi özellikle kadınların aleyhine. Koalisyon partileri temel bir vergi reformu üzerinde anlaşamadılar.  Aslında 1950'lerden beri var olan vergi düzenlemesi de birçok kadını düşük ücretli işlere itiyor. Ayrıca, daha yoksul olan kişi (çoğunlukla kadınlar) daha yüksek gelire sahip eşten daha fazla vergi ödüyor. Gelecekte gelir vergisi beyannamesinde eşlerin ayrı ayrı değerlendirileceği ifade edilse de değişikliğin ne zaman uygulanacağı belirsizliğini koruyor.

Çocuklarıyla birlikte Hartz IV'e bağımlı olan ve yaşlılıkta yoksulluk riski altında olanlar hâlâ çoğunlukla yalnız anneler. Ayrıca yalnız başına çocuk yetiştiren ebeveynler vergi hukuku açısından dezavantajlı durumda. Bu ayrımcılığa, yani eşlerin gelirlerinin toplanıp yarılanarak vergi miktarını belirleme işlemine son vermenin zamanı geldi. Talebimiz, tüm aile modellerini ve sosyal güvenceyi esas alan bir vergi yasasıdır. Bu özellikle pandemide önemli çünkü kısa çalışma ödeneği gibi yardımlar net maaş üzerinden hesaplanıyor ve birçok kadının net maaşı çok düşük. Koalisyon anlaşmasında ise sadece şöyle deniyor: “Aile vergilendirmesini, her tür aileye yönelik olarak ortaklık sorumluluğu ve ekonomik bağımsızlığı güçlendirecek şekilde geliştirmek istiyoruz.”

Almanya’nın yeni Aile Bakanı, “Almanya'daki birçok kadın için gözle görülür gelişmeler olacak” diyor. Koalisyon sözleşmesinde de aile içi ve kadına yönelik şiddete karşı mücadele içinde olunacağının altı çiziliyor. Koalisyon anlaşmasında, “Şiddetin önlenmesine ve etkilenenlerin haklarına odaklanan, şiddete karşı departmanlar arası bir siyasi strateji geliştireceğiz” deniyor. İstanbul Sözleşmesi’nin çekincelerini kaldıracaklarını ve ILO 190 Sözleşmesini imzalayacaklarını dile getiriyorlar. Sözleşmelerin eksiksiz uygulanması ve her türlü şiddet mağduru için iyi finanse edilen, bağlayıcı ve sürdürülebilir bir destek sistemine ihtiyacımız aciliyetini koruyor.

KÜRTAJLA İLGİLİ YASALARI DEĞİŞTİRİN

Kürtajı düzenleyen ceza Kanununun 218 ve 219 a maddeleri nihayet kaldırılmalı ve ücretsiz danışmanlık hizmetleri genişletilmelidir. Koalisyon hükümeti “Doktorlar, kovuşturmadan korkmadan kürtaj hakkında kamuoyuna bilgi verebilmelidir. Bu yüzden Ceza Yasası'nın 219a Bölümünü siliyoruz” diyor. Ancak tek başına bu yeterli değil. Kürtaj ile ilgili maddelerin tümü ceza yasalarından çıkarılmalı, ücretsiz danışmanlık hizmetleri genişletilmeli. 150 yıldan fazla bir süre sonra, kadınların fiziksel, cinsel ve üreme konusunda kendi kaderini tayin hakkını yasal ve koşulsuz olarak tesis etmenin zamanı geldi.

İşimiz çok. Bu talepler için dün olduğu gibi bugün de mücadele edeceğiz. Noel ışıklarının tadını çıkarabilmek, karanfil, vanilya, tarçın ve baharat kokularını doyasıya içimize çekebilmek, daha iyi koşullarda yaşamak ve çalışmak için.

Fotoğraf: DHA

İlgili haberler
Almanya'da yeni hükümet ve kadınlar…

Almanya'da koalisyon hükümeti görevine başladı ancak değişiklikler kürtajı belli kurallara bağlayan...

Almanya’da mücadele sonuç verdi: 219a kaldırılacak

Almanya’da kurulacak olan koalisyon hükümeti doktorların internet sayfalarından kürtajla ilgili bilg...

Almanya'da 25 Kasım: 'Taleplerimizin yaşama geçiri...

Almanya'da kadına yönelik şiddet artarken 25 Kasım'da kadınlar şiddete karşı bütüncül önlemler, kadı...