Acılar mı anaları birleştiren, umutlar mı?
103 Korkmaz İnsan Barış ve Dostluk Turnuvası’nda bir araya gelen kadınlar duygularını paylaştı. Turnuvada Zöhre Tedik ve Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz’da birbirlerine güç verdi.

Geçtiğimiz günlerde 103 Korkmaz İnsan Barış ve Dostluk Turnuvası’nın dördüncüsünü gerçekleştirdik. Bu seneki turnuvanın birçok seyircisi ve konukları oldu. Kaybettikleri evlatlarının ardından onların yarım bıraktıkları hayalleri gerçekleştirmek isteyen iki anne de yan yana geldi. Gezi direnişi sırasında, Eskişehir’de dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın annesi Emel Korkmaz ve 10 Ekim Ankara Katliamı’nda oğlu Korkmaz Tedik’i kaybeden Zöhre Tedik.

Bu iki annenin yolları Antalya’daki turnuvada kesişti. Öldürülen oğullarının ardından Emel Korkmaz, koşu maratonlarına katılmaya ve oğlunun fotoğrafı olan bir tişörtle koşmaya başlamıştı. Zöhre Tedik ise, her sene yapılan turnuvada, Korkmaz’ın fotoğrafı bulunan forma ile futbol oynamaya başladı. Anneler, oğullarının acılarının ardından, hayallerini, yaşanabilir bir dünya umutlarını suya düşürmeksizin, yeni Ali İsmail’ler ve Korkmaz’lar yetişsin, yeşersin diye uğraşıyorlar...

Korkmaz, Ali İsmail’in cenazesini Eskişehir’den Hatay’a uğurlayanlar arasındaydı. Öldürülen çocuklarının ardından en çok da, analar yeniden kendilerini doğuruyor. Hem de kaybettikleri oğullarını yaşatabilmek adına hayata dört elle sarılıyorlar. Güçlü bir çınar ağacı gibiler. 

Evet onlar, biliyorlar ki, başka yerlerde, başka çocuklar Barışı ve Gezi’yi tekrar tekrar kucaklayacaklar. Bu topraklarda ölüm tacirliği yapanlara inat yeni Ali İsmail’ler ve Korkmaz’ların doğacak. Emel anne, Hatay’dan kalkmış geldi ve Antalya’da Zöhre Tedik ile birbirlerine sarıldılar. Turnuvaya katılan gençleri görünce umutlarını daha diri tutacak gücü hissettiklerine kuşkumuz yok...

Yan yana duralım. Ellerimizi emek, demokrasi ve barış mücadelesi için kenetleyelim.


Korkmaz Tedik'in anaannesi Hüsne anne

Bu arada her turnuvada bir ana var ki siyah giysilerini hiç çıkarmayan, 103 insanı temsil eden fuları koluna takmayı hiç ihmal etmeyen: Korkmaz’ın anaannesi Hüsne anne. Siyah giyinerek yasını sürdüren ama aynı zamanda sahada koşturan gençleri gördüğünde yüzüne gülümsemeyi konduran büyükannemiz...
Aynur SEYREK // Antalya


İMKANSIZI BAŞARMAK!
Merhabalar, ben iki erkek evladı olan bir anneyim. Hayatında hiç futbol oynamamış ve de futboldan hoşlanmayan bir insanım. Ama bir gün Zeytinköy Kadın Danışma Merkezi olarak 103 Korkmaz İnsan, Barış Ve Dostluk Turnuvası’na katıldık. Hiçbirimiz futbolun ne olduğunu bilmeden, topa nasıl vurulacağını bilmeden futbola giriştik. Baktığımızda hepimiz evli, çocuklu ve ev hanımlarıydık. Hayatımızda hep korku, şüphe ve endişe vardı. Bir yandan da bir şeyler yapmayı, başarmayı ve de çocuklarımıza da örnek olmayı istedik. Tek korkumuz da sakatlanmaktı. Sakatlanırsak çocuklarımıza kim bakardı? Korktuğum başıma gelmişti, antrenmanda sakatlanmıştım. Sakatlandığım gün hayallerim suya düşmüştü. Kendimi kötü hissettim arkadaşlarımı yalnız bırakmıştım. Takımın kaptanı nasıl sakatlanır, arkadaşlarını nasıl yalnız bırakırdı? Sonra bir düşündüm: “Silkelen Çiğdem sakatlansan da arkadaşlarına destek olmalısın.” Ben de saha dışından destek verdim arkadaşlarıma. Maçta kazansak da, kaybetsek de bizim için umutlar hiç bitmeyecekti. Çünkü o sahada umut, mutluluk, heyecan, birlik, beraberlik ve dostluk yani aklınıza gelebilecek bütün güzellikler vardı. Maça kendimizin en çok sevdiği şalvarlar ve başörtülerle katıldık. Maçı 3-1 kaybettik ama hiç üzülmedik. Şunu hiçbir zaman unutmayalım; yeter ki kadın istesin, her şeyin üstesinden gelir, topa nasıl vuracağını bilmeden bile... Turnuvadan önce kendilerini ifade edemeyen, çekingen arkadaşlarımın şu an kendilerini çok güzel ifade edebildiğini görebiliyorum. Bu turnuva bizim hayatlarımıza dokunup, renk kattı. Bir daha ki seneye turnuvada görüşmek üzere... Hoşça kalın.
Mart Menekşeleri takımından Çiğdem AKSAKAL


BARIŞ ÇOCUKLAR İLE GELECEK!
Oğlum Can Deniz, her sene maçları izlerken “Ben bu turnuvada çocuk takımı kurup maç yapacağım” derdi. Zöhre ablayla bu durumu konuşup sözü eyleme dökme kararı aldık. 9 ile 11 yaş sınırları arasında çocuk takımları oluşturmaya başladık. İki takım oluşturulmuştu.
Mahalleden de bir takım oluşturduk ve adı Küçük Korkmaz’lar oldu.
Ertesi gün çocuklar geldiklerinde aralarında Müslüm diye bir çocuk vardı ancak uygun kıyafetleri yoktu. Orada bulunan, eğitimci Emine arkadaşım spor ayakkabılarını verdi. Çok uymamasına rağmen giydi ve oynamaya hazırdı.
Ali Deniz’i takımın kaptanı seçtik, “Ben 10 Ekim’i biliyorum” diyordu, etrafındaki çocuklara da anlattı. Ertesi gün Müslüm’e kıyafet getirmiştim. Çocuklar “Donör ol, Öykü Arin için umut ol” ve çocuk istismarlarına dikkat çekici formalar ile sahaya çıktılar.
Ellerinde kendilerine büyük gelen emanet kaleci eldivenler ile kalelerini korudular. Dostluk ve kardeşlik içinde maçlarını tamamladılar.
Bu turnuvada da gördüm ki, çocuklara imkan tanındığında ve kapılarımızı açtığımızda o aralanan kapıdan ellerimizi hemen tutuyorlar. Dört senedir aynı sahada yapılan turnuvanın,sadece uzaktan seslerini duyarak ve tel örgülerin arkasında izledikleri maçların içinde olmak onları mutlu etmişti. Barış güvercinlerini çocuklar final günü elleriyle uçurdular.
Bir anne ve eğitimci bir kadın olarak emek vermek beni çok mutlu etti. Oğlum ile birlikte, Korkmaz’ın doğum gününde söz almak beni çok gururlandırdı. Yan yana olmanın biz kadınlara da güç verdiğini gördüm...
Gülcan ŞAHİN - Antalya

İlgili haberler
‘2019’u kadınlar sırtlayacak’ öngörüsü doğru çıktı...

2019’da kendini gösteren toplumsal itirazı kadınlar sırtlandı! Ama Erdoğan’ın beklentisi yerine gelm...

Tarım işçisi kadınlar güvenceli çalışmak istiyor

Adana’da güneş altında domates toplarken konuştuğumuz üç genç kadın küçük yaşlarda çalışmaya başlamı...

Endülüs’ün çilek tarlalarında kaçakçılık, tecavüz...

Faslı mevsimlik kadın işçiler, Fas ve İspanya hükümetlerinin ortak tezgahından geçerek, adeta cehenn...