DERGİMİZDEN
Adana’da güneş altında domates toplarken konuştuğumuz üç genç kadın küçük yaşlarda çalışmaya başlamış. Üçü de yaşlarından büyük sözler söylüyor, hayatlar yaşıyor, yaşlarından büyük yükler sırtlıyor.
Ankara Sincan’da şimdiden kırtasiye masrafları için para biriktiren, geçinebilmek için sigortasız yüksek binalarda can güvenliği olmadan temizlik yapan kadınlar geçimin ne denli zor olduğunu anlatıyor
Faslı mevsimlik kadın işçiler, Fas ve İspanya hükümetlerinin ortak tezgahından geçerek, adeta cehenneme düşüyor.
Çeşitli işkollarında çalışan kadınlar, işyerlerinde karşılaştıkları mobbingi ve bunun hayatlarını nasıl etkilediğini Ekmek ve Gül’e anlattılar.
Kimya mühendisliğinden mezun olunca iş bulamayan, garsonluk, kasiyerlik gibi işlerde çalışan, 1500 gün sigortası olunca da sadece 180 saatlik eğitimle iş güvenliği uzmanı olmuş.
Akşamüstü, kapı önü sohbetlerine konuk olduğumuz Antep’in emekçi mahallelerinden Düztepe Mahallesi’ndeki kadınlar, yapılan zamları ve geçim zorluklarını anlattı.
Bilim tarihimizde 163 yıldır emeği görmezden gelinen bilim insanı. ABD’li Foote, 1856’da bir bilim konferansında, atmosfere ne kadar çok karbondioksit yayılırsa, o kadar fazla ısınacağını kanıtladı.
Bir kadın maden işçisinin tacize uğraması nedeniyle başlayan eylem dokuz günün sonunda kazanımlarla sonuçlandı. İşçiler madenden ‘Eşitlik ve cinsiyet eşitliği istiyoruz’ pankartıyla çıktı.
103 Korkmaz İnsan Barış ve Dostluk Turnuvası’nda bir araya gelen kadınlar duygularını paylaştı. Turnuvada Zöhre Tedik ve Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz’da birbirlerine güç verdi.
Yaz sıcakları beraberinde tehlikeleri de yanında getiriyor. Peki nedir bu tehlikeler? Bu tehlikelere karşı neler yapmalı? Uzm. Dr. Sanem Bilgili anlatıyor...
Sadece boşanmak bile kadını toplumsal olarak birkaç sınıf aşağı iterken, nafakanın elinden alınmak istenmesinin amacı kadının evlilik içinde söz sahibi olmasını engellemek ve erkeği daha üstün kılmak.
Üniversiteli kadınlar, kadın öğrenci olarak yaşadıkları sıkıntıları, seçimlere ilişkin düşüncelerini anlattı.
Geçtiğimiz haftalarda Eyüp Güzeltepe’de parkta oynarken elektirik akımına kapılıp yaşamını yitiren 11 yaşındaki Onur Bağlan’dan sonra anne babalar kaygılı.
İktidardaki varoluşun yavaş yavaş değişiyor olması umarım beraberinde işsizlik ve ekonomik krize ışık tutar çünkü bizim bu ışığa ihtiyacımız var.
Şiddet dolu yaşamını ve neden ses çıkaramadığını anlatıyor Selvi; Bizim köyde eşinin dayağı yüzünden ölen bir kadını duymuştum, ‘Kadının ölüsünü mahkemeler bile savunmamış’ dediler. Korktum, sustum...
Dijital dünyanın şarjı bittiğinde kendi dünyamız bizi doyurmuyor maalesef. Gerçeği perdeleyen sanal dünya ve yine o perdeyi yırtıp atan hayatın ta kendisi oluyor...
Düşündüm, aynı acıları metrobüsteki bu çocuk da yaşamıştı. O çocuğun bir anlık kendisini aynada bir star, şarkıcı veya ünlü biri olarak görme hayali bu acıların üstünü örtebilmiş miydi?
Eşinden ayrılıp iki çocuğuyla birlikte yeni yaşamlarını kurmaya çalışan bir kadın; bir yandan krize, bir yandan fırsatçılığa, bir yandan emek hırsızlığına karşı savaş veriyor...
‘Kahloizim’ diye bir akım var da bizim mi haberimiz yok. Memleketin her bir yanını sarmış müridleri var da hepimizden gizli mi çalışıyorlar?
Ekmek ve Gül’ün Haziran sayısında kadınlar neleri değiştirdiklerini ve neleri değiştirebileceklerini anlatıyor... Umut veren okumalar dileriz...
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN









































