Kadın haklarına saldırı döneminde ‘8.Aile Şurası’
‘8.Aile Şurası, sermayenin ihtiyaçları kapsamındaki politikalarının cisimleşeceği bir Şura olarak hazırlanıyor’

“Aile kurumunun güçlenmesi, değerlerin korunması ve karşı karşıya kaldığı tehditlerle mücadeleye dair sağlam bir vizyon geliştirebilmek amacıyla Cumhuriyetimizin 100. yılında 'Türkiye Yüzyılında Ailemiz, İstikbalimiz' ana temasıyla düzenleyeceğimiz 8'inci Aile Şurası, Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle 26-27 Ekim'de Ankara'da gerçekleştirilecek. Şuranın kazanımlarının kalıcı olacağına inanıyorum." Bu açıklama ve duyuru Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş tarafından yapıldı.

8.Aile Şurası 7. Şura gibi Cumhurbaşkanlığı Sarayında gerçekleştirilecek. Şura’nın, 2024 yılında yayınlanacak “Ailenin Güçlenmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”na güncel ve güvenilir bir kaynak olacağını açıklayan Bakan Göktaş, aile merkezli sosyal sorunların tespiti ve çözümü, aile bütünlüğünün güçlendirilmesi ve sosyal refahın artırılması yönündeki politikaların oluşturulmasını amaçladıklarını da ifade ediyor basında yer alan açıklamasında.

Aile Şuralarına dair hatırlatmalar yapalım öncelikle. Kendine özel bir yönetmelikle oluşturulmuş olan Aile Şurası; bileşimi, karar alma yöntemi ile yapısal özellikleri olan bir bakıma da kurumsal bir mekanizmaya sahip bir kurul. Danışma organı sıfatı olduğu ifade edilen Şuraların, Bakanın teklif ettiği tarihte en az iki yılda bir olağan; lüzumunda da Bakan’ın daveti üzeri­ne olağanüstü toplanacağı yönetmelikle düzenlenmiş durumda.

KADINLARA ‘DEĞERLERİMİZ İCABI DOĞUR’ DAYATMASI

Bu kapsamda ilk Aile Şurası 17-20 Aralık 1990 tarihleri arasında gerçekleştirilmiş, dört ya da beşer yıllık periyotlarla düzenlediği görünen Şuraların raporlarına Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı web sayfasından ulaşmak mümkün. Sonuncusu 2-3 Mayıs 2019 tarihlerinde gerçekleştirilmiş olan Şuraların temel başlıkları ise şunlar olmuş;

Aile konusunda üniversiteler, gönüllü kuruluşlar, diğer kamu kurum ve kuruluşların görüşlerini almak ve sonuçta milli bir aile politikası oluşturmak, 1. Aile Şurası’nın gündemi olmuştur. 2. Şura "Değişim Sürecinde Aile, Toplumsal Katılım ve Demokratik Değerler" konulu Aile Kurultayı biçiminde gerçekleştirilmiş, 4 Aile Şûrası’nın temel başlığı yoksulluk olmuş, 5. Şuranın temel başlığı “Aile Destek Hizmetleri” iken, 6. şuranın başlığı koruyucu önleyici hizmetler olmuştur. 7. Şuranın başlığının ise “Aileye Değer, Türkiye’ye Değer” olarak belirlendiğini görüyoruz.

Geçen Şura’yı hatırlatmak için Erdoğan’ın açılış konuşmasından örnek vermek yeterli olacaktır; “Doğum kontrolü” ve “Aile planlaması”nı hedef alan bir konuşma yapan Erdoğan, “Güçlü milletler güçlü ailelerden oluşur. Onun için yıllarca bu ülkede kısırlaştırma adına her şeyi yaptılar” demiş, “Biz her yerde ‘3 çocuk’ derken bazıları ‘Geçim meselesi’ diyor. Şunu unutmayalım her doğan rızkıyla doğar, rızkıyla gelir” ifadelerini kullanmıştı.

KADIN HAKLARINA SALDIRANLARIN ‘ŞURASI’

Bakanın 8. Aile Şurası’nın temel başlığını aile değerlerinin karşı karşıya kaldığı tehlikeler olarak açıklamasından yola çıkarak bu Şurada boşanma, nafaka hakkına yönelik saldırılar ve LGBTİ’lere ilişkin nefret söylemi temel gündem olacaktır diyebiliriz kolaylıkla.

8. Aile Şurası; AKP’nin ülkenin en gerici ve karanlık odakları ile yaptığı ittifakın ardından oluşan Meclis ve kadınların kazanılmış tüm haklarına ilişkin saldırı hazırlıklarının belirginleşmeye başladığı bir dönemde toplanıyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un aile hukukunun sil baştan tamamen düzenleneceği, bu düzenlemeye ilişkin bir “Bilim Kurulu” kurulduğu, çalışmaların devam ettiği açıklamalarının ardından aile arabuluculuğu Bakan tarafından sürekli gündeme getirilmektedir. 8. Aile Şurası’nı düzenleyen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını temsil eden Bakan Mahinur Özdemir Göktaş’ın süresiz nafakaya karşı olduğunu ve nafakanın yeniden düzenleneceğine ilişkin söylemleri üzerinden atlamayacağımız bir noktadır. Yeniden Refah Partisinin nafakaya ilişkin yasa değişikliği teklifi verdiği, 6284 Sayılı Yasa ile ilgili tartışmaların sürdürüldüğü bir dönemdir söz konusu olan.

Nitekim Bakan tarafından Şura’ya dayanak oluşturduğu ifade edilen 81 ilin tamamında eylül ayının birkaç gününe sıkıştırılmış şekilde düzenlenen Aile Çalıştayları tam da bu konu ve kapsamda gerçekleştirilmişti. Müftülüklerin davet edildiği ama Baroların ya hiç çağrılmadığı ya da son dakikada haberdar edildiği, kadın örgütlerinin dahil edilmediği, LGBTİ nefretinin açıkça ifade edildiği, İlahiyat Fakültesi Dekanlarının oturum başkanı yapıldığı çalıştaylar gerçekleştirildi. Adana’da örneğin Adana Barosunun çağrılmadığı Çalıştaya Karma eğitime karşı kampanya yürüten Aile Bilim Kültür ve Eğitim Derneği’nin davet edildiğini biliyoruz. Bursa’da ise Bursa Barosunun ise çalışma gruplarına katılmak için değil, sadece protokol icabı davet aldıklarını çalıştayda öğrendiğini hatırlayalım.

Çalıştaylardaki temel başlıklar; ailenin korunması ve güçlendirilmesi amacıyla yapılabilecek mevzuat düzenlemeleri ile birlikte uygulamada yapılabilecekler, iş yaşamı ile aile hayatının uyumlaştırılması gibi konular oldu. Dolayısıyla çalıştayların gündemini esasen; boşanmanın olumsuzlukları, aile uyuşmazlıklarında arabuluculuk, nafakaya ilişkin kadınlar aleyhine düzenlenme, aile değerlerinin korunması başlığı altında LGBTİ’lere ilişkin nefret söylemi ve bu kapsamda Anayasa değişikliği, iş yaşamı ile aile yaşamının uyumlaştırılması denilerek de Orta Vadeli Programda da yer alan kadınlar için esnek, güvencesiz, düşük ücret anlamına gelen iş yaşamı oluşturdu.

KADINLARA DAYATMAK İSTENİLEN HAYATIN İPUÇLARI ORTADA

Aile Çalıştayları 8. Aile Şurasının nasıl gelişeceğine ilişkin somut ipuçlarını çok açık veriyor hepimize. Yoksulluğun katlanılmaz boyutlara geldiği ülkede, yoksulluğun, işsizliğin, kadına yönelik şiddetin tartışılması ve tüm bu acil sorunlara ilişkin alınması gereken önlemler, devletin sorumlulukları konuşulması gerekirken bunun yapılmadığı ve Şura ile birlikte yapılmayacağını göreceğiz çok yüksek ihtimalle.

Kadınların ekonomik olarak güçlendirilmeleri, bir hak olarak devletin vermesi gereken sosyal yardımlardan yararlandırılmaları, kira yardımı, çocuk yardımı gibi ödemelerin özellikle boşanmış, yalnız yaşayan kadınlara bir ulufe gibi değil hak olarak verilmesi gerekirken, nafaka hakkına ilişkin tartışmanın ısrar ve inatla sürdürüleceğini göreceğiz muhtemelen.

Nafaka, şimdiye kadar olduğu gibi yalan yanlış ve eksik söylemlerle gerçek bilgilerin üzeri örtülerek ve “erkeklerin mağduriyetleri” üzerinden konuşulacak, kadınların hakları, yoksullukları ve eşitsiz bir hayattaki mücadeleleri Şura’nın konusu olmayacak görünen o ki.

Boşanmaların önlenmesi kapsamında yıllardır tartışılan ve bir biçimde gündemde tutulan aile uyuşmazlıklarında arabuluculuk, kadınların ölüm tehlikesi altında boşanma aşamasını geçirdikleri hatta boşandıktan sonra dahi şiddet ve hatta ölümle karşılaştıkları bu ülkede yapılması gereken bir düzenleme gibi konuşulması çok muhtemel Şura’da.

Kadınların iş ve aile yaşamı ile uyumlu değil, eşit ücret alacakları, güvenceli bir yaşamına ihtiyaçları olduğu, çocuk ve aileye dair sorumlulukların kadınların eşitsiz bir iş hayatına mahkum edilmesine gerekçe yapılamayacağı, ücretsiz bakım evi, kreş, sosyal yardım olanakları ile bu durumun çözülmesi gerektiği de gündem olmayacak. Tam tersi kapitalizmin ihtiyaç duyduğu esnek çalışma ailenin bütünlüğü gereği konuşulacak anlaşılan o ki.

SERMAYE İHTİYAÇLARINA GÖRE, KADINLARA AİLE DAYATMASI

Şunu söyleyebiliriz ki; 8.Aile Şurası, iktidarın kadın erkek eşitliğinden uzak, cinsiyetçi, nefret söylemi üreten ve yaratan, ayrımcı, düşmanlaştırışı, sınıfsal karakteri gereği sermayenin ihtiyaçları kapsamındaki politikalarının cisimleşeceği bir Şura olarak hazırlanıyor. Kadınların derdine derman olmayacak tam tersi, saldırıların temel dayanaklarından biri olacaktır demek erken bir öngörü ya da kehanet olmasa gerek.

AKP iktidarını biliyor, görüyor ve uygulamalarının sonuçlarını çok ağır bedellerle yaşıyoruz çünkü. 8. Aile Şurasını bu gözlerle izleyelim şimdi ve sonrasını da konuşmaya başlayalım.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

İlgili haberler
Nafaka hakkında yapılmak istenen değişiklikler ne...

Nafakaya dair gerçekleri Avukat Devrim Avcı ile konuşuyoruz

Anayasa değişikliği teklifi ile yapılmak istenen

Tüm hayat tercihlerimize saygı duyulduğu ve ayrımcılığa, kınanmaya maruz kalmadığımız, bunun devlet...

Anayasa değişikliği teklifinde ailenin korunmasını...

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, anayasada değişiklik yapmak üzere teklifin hazırlanıp Cumhurbaşkanı’na s...