GÜNÜN DİKKATİ: Genelge gerçek ihtiyaçlara cevap vermiyor
Adalet Bakanlığı’nın 6284 sayılı kanunun uygulanmasındaki eksiklere dikkat çekmek için yayınladığı genelgeye kadın örgütlerinin tepkisi sürüyor. Mor Çatı genelgenin eksiklerine dikkat çekti.

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı tarafından yapılan açıklamada Adalet Bakanlığının genelgesinde yer alan sorunlar şöyle sıralandı:

KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ SESSİZLEŞTİRMEK AMAÇLANIYOR
- Genelgenin 5. maddesinde belirtilen, soruşturmalara ait paylaşımların yasaklanmasına dair maddenin kadına şiddeti gündemden uzaklaştırarak hasıraltı etmeye sebep olabileceğinden endişe ediyoruz. Hâlihazırda kadınlara yönelik suçların soruşturulması sırasında sıkça cinsiyetçi yaklaşımlarla karşı karşıya kalıyoruz. Kadınlar için kapalı kapılar ardında gerçekleşen bu adaletsizliklere karşı mücadele etmenin tek yolu teşhir etmek ve kamuoyunu bilgilendirmek oluyor. Genelgenin bu maddesi, kadına yönelik şiddeti sessizleştirme, görünmez hale getirme ve kadınlar için adalet talep eden mücadeleleri söndürme amacı taşıyor.

KANIT TALEP EDİLEMEZ!
- Şiddet her zaman fiziksel şiddet olmadığı ve özel alanda gerçekleştiği için çoğu zaman kanıtı da yoktur. Bu nedenle 6284 sayılı Kanunda da belirtildiği üzere koruma için başvuran kadınlardan kanıt talep edilemez. Ancak genelgede yer alan sosyal araştırma raporu talebinin uygulamada tedbir kararının alınmasında yavaşlamaya yol açacağından, daha da önemlisi “kanıt” olarak kullanılmak isteneceğinden endişe ediyoruz.

KANUNU UYGULAMAYAN KAMU GÖREVLİLERİNE YAPTIRIM UYGULANMALI
- Uygulamada hâlihazırda darp raporu gibi kanıtların istendiği, kadınların sözlü olarak reddedildiği, şiddet uygulayandan yana tavırla arabuluculuk yapıldığı görülüyor. Bu gibi kadından yana olmayan ve kadının güvenliğini riske atan uygulamaları önlemek için sosyal inceleme raporunun şart koşulmasını gerekli görmüyoruz. Mor Çatı deneyiminden biliyoruz ki kadınlar şiddet gördükleri ilişkiye uzun süreler katlanıyor, şiddetin sonlanması için ellerinden geleni yapıyorlar. Fakat şiddetin bitmediğini ve fiziksel, psikolojik veya ekonomik anlamda yaşam koşullarının giderek kötüleştiğini gördüklerinde destek arıyorlar. Bu noktada yaşadıkları şiddeti ifade eden ve destek arayışında olan kadınlardan sosyal inceleme raporu istemek yerine kanunun ivedilikle uygulanmasının önündeki önyargılar ortadan kaldırılmalı. Kanunun uygulanmasında en sık karşılaştığımız sorun olan kamu görevlilerinin direnci ve kötü muamelesini engelleyecek yaptırımlar düzenlenmeli ve kadınların ihtiyaçlarını kadından yana bakış açısıyla karşılayacak en etkili ve hızlı yöntemin bulunması gerekir.

ŞİDDETİN KAYNAĞI KONUSUNDA YANILGI VAR
- Genelgedeki şiddet uygulayana yönelik koruyucu tedbir olarak öfke kontrolü, stresle başa çıkma gibi yöntemlerin önerilmiş olması ise şiddetin kaynağı konusundaki yanılgıyı bir kez daha gösteriyor. Kadına yönelik şiddet cinsiyet temelli bir şiddettir ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanır. Bu ve benzeri çalışmalar için ayrılacak bütçe, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için yapılacak çalışmalarda kullanılmalı.

KOPYALA-YAPIŞTIR TEDBİR KARARLARI VERİLİYOR
- Bu genelgenin bizim tespit ettiğimiz aciliyetli sorunlara cevap olmadığını görüyoruz. Tedbir kararlarının en fazla 6 ay süreyle verilebilecek olmasına rağmen 15 gün gibi çok kısa sürelerle verildiği ve kanunun işlevsizleştirildiğini biliyoruz. Kadınlara verilen koruyucu ve önleyici tedbir kararların kopyala-yapıştır usulü ile verildiğini, sürekli aynı tedbir kararları verilerek kadınların ihtiyaçlarının yok sayıldığını deneyimliyoruz. Korunan kadınlara geçici maddi yardım, geçici velayet, tedbir nafakası, genel sağlık sigortası gibi tamamlayıcı kararların büyük çoğunlukla verilmediği, nadiren kadınların talep etmesi durumunda da karara eklenmediği görülüyor.

GİZLİLİK TEDBİRİ TALEPLERİ REDDEDİLİYOR
- Ciddi can güvenliği riski olan kadınların gizlilik tedbiri taleplerinin reddedildiğini görüyoruz. Gizlilik kararı ikinci veya üçüncü kere istendiğinde kadının ihtiyacı gözetilerek süresiz verilebilecekken yine kısa süreli veriliyor. Kadınlara gizlilik kararı verilirken, kadınlarla birlikte olan çocuklara gizlilik kararı verilmiyor; bunun sonucu olarak çocukların okul bilgileri veya hastane bilgileri gizlenmediğinden şiddet uygulayan tarafından anneye de ulaşılıyor, kadınların büyük zorluklarla kurdukları yaşamları güvenlik tehdidi altında kalıyor. Kadınlar il il dolaşıp yeni bir ev ve düzen kurmak zorunda bırakılıyor. Gizlilik kararı verildiğinde ise Nüfus Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı veya Milli Eğitim Bakanlığı tarafından koordinasyon sağlanmadığından kadınların bilgileri sistemde yine ulaşılabilir oluyor. Özellikle gizlilik tedbirine başvuran pek çok kadın şiddet uygulayan izini bulamasın diye şehir değiştirmek zorunda kalıyor, fakat verilen tedbir kararı faile tebliğ edilirken mahkeme ismi yazdığından kadının yaşadığı şehir de açık edilmiş oluyor. Bu konuda gerekli tedbirlerin alınması ve genelgede yer aldığı gibi farklı bir şekilde tebliğ edilme yoluna başvurulması gerekir.

ÇÖZÜM İÇİN SOMUT BİR PLAN YOK
- Türkiye’nin de imzacısı olduğu İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle etkin mücadele edebilmek için izlenmesi gereken önleyici ve koruyucu tedbirlere dair bir kılavuz niteliği taşıyor. Sözleşmenin Türkiye’de uygulamasının ise bugün halen gerçekleştirilemediğini izliyoruz. 2018 yılında Sözleşme’nin izleme organı GREVIO tarafından hazırlanan Türkiye raporu da bu eksikleri görerek Türkiye’ye önerilerde bulundu. Fakat henüz bu raporda belirtilen sorunları gidermek için bir çözüm planının uygulanmadığını görüyoruz. Türkiye’nin kadına yönelik şiddetle mücadele konusunda acil olarak atması gereken adım İstanbul Sözleşmesi’ni harfiyen uygulamaktır.


İlgili haberler
Bakanlığın kadına şiddete çözümü yok, basın yasağı...

Adalet Bakanlığı kadına şiddet davaları ve koruma kanununun uygulanmasına ilişkin eksiklikler üzerin...

7 yıldır uygulanmayan karar Emniyet’in aklına yeni...

Kadına şiddetteki artış ve uygulanmayan yasalara gelen tepkiler üzerine bir açıklama da Emniyet’ten...

AKP’nin ‘Benden umudu kesmeyin’ genelgesi

Genelgeyle ilgili tartışılması gereken iki ana eksen var; birincisi içeriği, diğeri ise nasıl bir ar...