Vardiya çıkışında görüştüğümüz kadın işçilerden biri, patronun ve insan kaynakları müdürünün kıdemli işçi istemediğini, peyderpey işten atma yoluyla bu işçilerden kurtulma yoluna gidildiğini anlatıyor

8 Mart’a doğru tüm fabrika, işyeri, mahalle ve çalışma alanlarında yan yana gelmeye devam edeceğiz. Bu buluşmalar, aynı zamanda kadın işçi ve emekçilerin mücadelesinin de dayanaklarından biri olacak.

Bilim alanında kadınların başarılarını küçümseme ve erkek meslektaşlarına atfetme durumunun altında yatan en önemli etmenlerden biri toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınlara yönelik kalıp yargılar.

İktidarın silahlı kuvvetleri politikalarıyla uyumlu olarak bulunduğu her yerin tek adamı olma gücünün doruklarında. Bu gücün en görünür ve en görünmez tarafıysa kadınlar ve kız çocuklarının bedenleri.

‘İş yeri bizi stajyer gösterip maaşımızın yarısını verdi. Çoğumuzu İŞKUR üzerinden işe başlatıp aldıkları devlet teşvik kadarını hesabınıza yatırıp, kendilerinin ödemesi gereken ücreti ödemiyorlar.’

Kadın Çalışmaları Topluluğu olarak örgütlediğimiz ve birçok sıra arkadaşımızın katıldığı eylemde öne çıkan sloganlardan biri de ‘Kadın cinayetleri politiktir!’ sloganıydı.

Son süreçte asgari ücreti belirlenmesi ve ardından işçilerin, emekçilerin yükselttiği ‘ek zam’ talebi bizim derneğin de ana gündemi. Derneğe gelen kadınlarla yaşam koşullarını koşuyoruz.

Aydın'da KYK Kız Öğrenci Yurdunda Zeren Ertaş’ın asansör ihmaliyle hayatını kaybetmesinin ardından Türkiye genelinde öğrenciler tepkilerini Ekmek ve Gül'e yazdı:

Ankara Yenimahalle’de bir hukuk bürosunda çalışan Sibel ve uzun zamandır işsiz olan Sevda pandemi sürecinin kendilerini nasıl etkilediğini anlatıyor.

Enhedunna, dünyada bilinen ve bulunan ilk mısraları kaleme alan kadının hikayesi… “Ben Enhedunna. Vardım. Buradaydım” diyor ve sesini kazıyor tarihe…

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, daha eşit ve adil bir gelecek için attığımız kararlı adımların simgesi olsun.

BORKAD’ın, İzmir depremi sonrası depremden etkilenen kadın ve çocukların ihtiyaçlarını karşılamak yaptığı çağrıya kadınlar dayanışmayla yanıt verdi. İhtiyaçlar sahiplerine ulaştı.

Pandemi boyunca üretime devam eden, devletten teşvik üstüne teşvik alan ve kârlarına kâr katarak büyüyen büyük markalara çalışan işçi kadınlar için büyüyen tek şey borçları oldu.

Mutfağımızın raflarını süsleyen kışlık hazırlıklarımız, içinde bulunduğumuz ekonomik koşullar ve yüksek fiyat farklarıyla bu sene daha renksiz, kavanozlar daha boş...

Konuştuğumuz her veli, beslenmenin ve güvenliğin en önemli meseleler olduğunun altını tekrar tekrar çiziyor. Devlet bu taleplere sırt çevirse de veliler, ‘Bizim pes etmememiz lazım’ diyor.

Öğrencilerin derdi üniversite sınavı bittiğinde bitmiyor. Tercih dönemi sonrasında genç kadınlar nefeslenemiyor; eğitim hayatına hazırlanabilmek için harıl harıl burs ve iş arıyor.

Yıllarca şiddet gördü, her seferinde elinde darp raporuyla eve geri döndü. Son dayakta böyle olmadı, çünkü ona cesaret veren kadınlar vardı. İşte bir kadının dayanışmayla değişen öyküsü…

İşçi kadınlar; yoksulluk, yoksunluk, şiddet ve baskının ağırlığından kurtulabilmek için birbirlerine sesleniyor! Birbirlerini sınıf kardeşleriyle birlikte mücadeleye, 1 Mayıs’a çağırıyor!

Soru artık ‘neden böyle’ değil; ‘nasıl değiştirebiliriz?’ sorusu. Ve bu sorunun yanıtı, hiç olmadığı kadar örgütlü bir yerden geçiyor.

Editörden