Susmadım, gücümü dayanışmadan aldım
Kızı, eşinin yeğeni tarafından istismara uğrayan G.D., eşi ve eşinin ailesi olayın üstünü örtmek istemesine rağmen susmadı. Bu gücü nasıl bulduğunu, dayanışmanın önemini işte bu mektupla anlatıyor.

Ben 1979’da Adana’da kalabalık bir ailede doğup büyüdüm. Zaman zaman zorluklar yaşarken zorlukları atlatmak için el ele vermemiz benim için hep güven kaynağı olmuştur. Annem evimizin direğidir. Annem o yumruk kadar yüreğine sabrı, şefkati, evlat sevgisini, fedakarlığı, zor şartlarda pes etmemeyi, direnmeyi sığdıran çok güçlü bir kadındır.
İki kızım, bir oğlum var. Büyük kızım 13, oğlum 10 ve küçük kızım 6 yaşındalar. Her çalışan anne gibi arkamda bırakarak işime gidiyordum. Emanet ettiğim insanlar çocuklarımın en yakınlarıydı. İki katlı evin ilk katında eşimin anne babası, ikinci katta biz oturuyorduk. Görümcem yaşamış oldukları maddi sıkıntılar nedeni ile üst kattaki daireye yerleşti.

Ne garip, o an her şeyin daha iyi olacağını düşündüm. Görümcemin çocukları çocuklarımla kardeş gibilerdi. Oğlu 13, kızı 9 yaşlarındaydı. Çocuklarım küçük, ikinci bir göz daha olur dedim.

ÇOCUĞUMU KORKU İLE DİNLEDİM

2013’ün 27 Kasım’ında kızım doğdu. O 4.5 yaşındayken görümcemin oğlu 17 yaşına geldi. Lise eğitimini tamamlamak üzere başka bir ilçede yaşayan küçük görümcemin yanına yerleşmişti. Bu yıl son senesiydi. Her yıl hafta sonları ve tüm ara tatillerini Adana’da ailesinin yanında geçirir. Bizi görmeden dönmezdi. Ta ki kızıma yaptıklarını duyana dek.
Oğlum sağlamıştı kızımın açılmasını. “Suçlarını bilmiyorsunuz” dedi. Kendi kendime “ne suçu olabilir ki” diye düşündüm. Yanıma çağırdım, geldi, sordum. Utandı, söylemek istemedi, hareketleri beni tedirgin etmeye başlamıştı. Gerildim... Sakin kalmam ve çocuğu korkutmamam gerektiğini düşündüm. Büyük kızımın da çabası ile kulağıma söylemeye ikna oldu. Kızım olayı anlatırken benim kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Kızımı korkutmamak adına sakin sakin sorular soruyordum. Nasıl oldu? Nerede oldu? Bunun arkasına çocuk “daha bitmedi” dedi. Ben mahvoldum. O an ağzımdan istem dışı ses çıktı: “Allah’ım ne olabilir ki daha!” diye. Anlattı...
O an küçük kızımı tatmin edici sözler ile kapattım olayı. Yarım saat sonra eşim geldi. Babasına kendi anlatmak istedi kızım. Eşim şoklarda. Tıpkı benim gibi, ne diyeceğini bilemedi. Kafamız karışıktı. Ne yapmamız gerektiği konusunda bir fikrimiz yoktu.

EŞİMİN AİLESİ BİZİM YANIMIZDA DURMADI

Eşimin ailesi olayı duydu. Beni gördüklerinde kaçıp kapıları yüzüme kapattılar. Eşim ve ben ailesine kızgındık ve büyük bir hayal kırıklığı içerisindeydik. Eşimin ailesi olaya duyarsız kaldı. Bize tepki gösterdiler. Bu bir süre böyle devam etti. Çocuklarımızın ruh sağlıklarının zarar görmemesi lazımdı. Ama karşı taraf anlayışsız ve bencilce davranıyor, bu da benim canımı çok sıkıyordu. Artık dayanamıyordum. Gecem gündüzüm birbirine karışmıştı. Eşimle konuştum. “Tamam, şikayet edelim, ama önce avukatla görüşelim, bizi bilgilendirsin, yanlış birşey yapmayalım” dedi. Daha sonra da bana avukatla görüştüğünü, şu an şikayette bulunursak anne ve baba olarak çalışıyor olmamız nedeniyle çocukların bir süre Sosyal Hizmetler Kurumu tarafından koruma altına alınacağını söyledi. Korktum, çocuklarımın psikolojilerini de düşünmek zorundaydım.

Eşim büyük kızımın hareketlerinden şüphelenip onunla da konuştu. İkinci bir şok yaşadık. Büyük kızımı da taciz etmiş ama o hemen tepki gösterince amacına ulaşamamış. Bu arada biz eşimle almış olduğumuz karar gereğince okulların kapanmasını bekliyorduk şikayet için. Bekleme nedenimiz benim çalışmam, evden taşınırsak çocukları emanet edecek yerimizin olmamasıydı. Annem evime çok yakın oturuyordu ve çocuklar okul çıkışı anneme gidiyordu. Annem ailemden olayı bilen tek kişiydi o zaman. Eşime güvenmiştim. Sonuçta çocuklarımın babası, onların zarar görmesine izin vereceği aklımın ucundan geçmezdi. Yeğen de bu olayların duyulmasından sonra Osmaniye’den gelmemeye başlamıştı. Ta ki o güne dek. 24 Mayıs 2019’da Osmaniye’den geldi. Çıldırdım, kan beynime sıçradı. Kapıları kapatıp hiç dışarı çıkmadılar. Ben merdiven dairesinden bir yandan onlara bir yandan da telefonla görüşmekte olduğum eşime haykırıyordum.

EŞİM ÇOCUKLARINA DEĞİL, AİLESİNE TARAF OLDU

Ertesi sabah erken saatte çocuğu gönderdiler. Eşim de işe gitti. Kızım uyanınca annemlere kahvaltıya götürmek üzere evden çıkardım. Görümcemle karşılaştık. Bana hakaret etti. Aynı zamanda annesi ve kızı ile yanımda küçük kızım olmasına rağmen bana saldırdılar. Çocuklarımı aldım ve doğru karakola gittik. Şikayet gerçekleşmişti. Planlamamızdan erken zamanda oldu.

Çocuklarım şikayet yapıldığı için mutluydu. Üstümden çok büyük bir yük kalkmıştı. Artık çocuklarımın karşısında daha rahat ve kaçamak cevaplar vermeden konuşabilecektim. Düşündüğüm gibi olmadı... Çünkü eşim bana ve çocuklarına olan sorumluluğunu yerine getirmemiş, bizi resmen kandırmıştı.
Dalga mı geçiyordu bizimle! O an tüm duygularım birbirine karışmıştı. Rahatlama, heyecan, üzüntü, korku, endişe ve daha niceleri... Oysa şu an yanımızda olması gerekiyordu. Aklım almıyordu, nasıl çocuklarına bunu yapabilir, nasıl onları yüzüstü bırakabilir?

Eşimin ailesinin etkisinde kalarak yeğenini kayırmasını hazmedemedim. Boşanma davası açtım. Artık onu kafamdan ve hayatımdan çıkarmıştım. Bundan sonra geri kalan hayatımda çocuklarım ve başından beri bizi yalnız bırakmayan ailem olacaktı.

KADIN DAYANIŞMASI, İYİ Kİ VAR!

Yaşamış olduğumuz bu talihsiz, zor dönemlerimizde hem yakın akrabalarım, hem en yakınım olan arkadaşlarım, hem de avukatım Sevil Aracı yanımızda oldu. İyi ki varsınız. İyi ki sizleri tanımışım. Beni yalnız bırakmadınız. Gururlandım, umut ve motivasyonla doldum.

Sevil Aracı sayesinde temasa geçtiğim Adana Kadın Platformu üyelerine verdikleri destekten dolayı teşekkürlerimi sunarım. Onların destekleri, yanımda olduklarını söylemeleri... Bizim için yapılan toplantılar... Sosyal medya desteği... Çalışmaları... Bana kendimi psikolojik olarak güçlü ve sağlam hissettirdi.

Yalnız olduğunu düşünen, çaresizliğe kapılan kadın... Kimimiz umudunu kaybediyor, kimimiz öfkeleniyor, kimimiz hüzünleniyor, kimimiz yok sayıyor, kimimiz aynı anda pek çok duyguyu yaşıyor, bir duygu durumundan diğerine geçiyoruz.

Hayat her zaman yolunda gitmiyor. Hayattan aldığım ders; ‘güç ve mutluluk’ hayatın mükemmel gitmesi değil, çıkan problemler ile başedebilmek.

Kendinize güvenmeyi unutmayın, unutturmayın çocuklara.


İlgili haberler
Çocuk istismarına evlilik affında bitmeyen ısrar

Bu yargı paketi kadınların hayatına ipotek koyma paketidir. Kızlar çocuk yaşta evlendirilecek, istis...

Sistematik istismar, sistematik cezasızlık

Kızına yönelik cinsel istismarda bulunan baba, annenin 5 yıl bıkmadan sürdürdüğü hukuk mücadelesi so...

Katiller, tehditçiler, istismarcılar aramızda!

Mesele 25 Kasım’dan 25 Kasım’a süslü cümlelerle ‘özeleştiri’ vermek filan değil, var olan İstanbul S...