DERGİMİZDEN

Nafaka hakkına göz diken devlet bu tabloyu normalleştirmek istiyor

5 kadın, 5 farklı hikaye ama ortak bir nihayet... Boşanmak istedikleri kocalarının baskı ve şiddetinden kurtulmaya çalışan kadınlar tüm haklarından feragat etmeyi kabul etmek zorunda kalıyor.

Şiddet daha görünür, ama cezasızlık şiddeti artırıyor

Kadınların nasıl giyinip nasıl konuşacağından, nerede gülüp ne zaman sokağa çıkacağına kadar görüş beyan edenlere karşı 25 Kasım’da kadınlar olarak sesimizi daha fazla yükseltmemiz gerekiyor.

Kaderimse çekmem, değiştiririm

Yıllar boyu şiddetten mücadele ederek kurtulan Nurten Sönmez; ‘Tüm kadınlara şunu hatırlatmak istiyorum; mücadele edersek kazan biz kadınlar oluyoruz. Kaderimizi değiştirmek elimizde.’

İsmimi de hayatımı da dernekle değiştirdim

Herkes beni hayatından çıkarttı, ailem de dahil. Dayanışma, destek, paylaşmak neymiş, Tuzluçayır Kadınları Dayanışma Derneği’nde öğrendim. Şimdi işim var, çocuklarım yanımda, her şeyim var.

Üç kadınız, kimseye mecbur değiliz

Zöhre ve 2 kızı... Üçü de birbirinden bağımsız çok benzer hayatlar yaşadı. Şimdi birbirlerine tutunuyorlar ve diyorlar ki ‘Kimseye mecbur değiliz.’

Şiddete karşı filmler

25 Kasım yaklaşırken birlikte izleyip birlikte konuşabileceğimiz filmlerden bir liste hazırladık

Kadınların başarı hikayelerinin hatırlattıkları

Bütün imkanların ‘altın tepsi’ ile sunulduğu koşullarda başarı hikayeleri yazmak değildir marifet. Sömürünün, yoksulluğun, şiddetin binbir çeşidini yaşayıp her güne dirençle başlayabilmektir aslolan.

Halklar ayakta, kadınlar en önde!

Köklü bir toplumsal dönüşüm arzusunun sahiciliği görmek için eylemlerin ön saflarına bakmak bile yeterli. Çünkü devrimlerin olmazsa olmaz ortağı kadınlar orada!

Kadına yönelik şiddet sadece kadınların meselesi değildir

Kadına yönelik şiddet sadece şiddete uğrayan kadınların ya da sadece kadınların meselesi değildir. Kadınların, erkeklerin, çocukların yani kısaca tüm toplumu ilgilendiren ciddi bir meseledir.

‘Özgür toprak’ın yerli savunucusu: Dolores

Ekvador’da Cayambe’li Kichwa yerlilerinin ve tüm halkın ‘Mama Doloreyuki’si olarak anılan, komünist bir kadın.

AYDAN

Lilly diyorlardı adına. Adıyamanlı, üç çocuklu, mülteci bir ailenin son çocuğu. Babaları aileden iki yıl önce gelerek ‘düzen’ kurmuş önce.

Kadınlar savaş istemiyor

Medya eliyle savaş kışkırtıcılığı sürdürülüyor. Ancak savaş ve zafer çığlıkları İkitelli’de yaşayan emekçi kadınları ikna edememiş. Zaten yokluk, yoksullukla boğuşan kadınlar bir de savaş istemiyor.

Dört koldan savaş kışkırtıcılığı işçi kadınları ikna edemedi: Ne işimiz var orada?

Sonuçta toplar, tüfekler, ağır silahlar olunca üstüne bir de ölümler gelince, metal işçisi kadınlar buna ‘harekat’ demedi, ‘savaş’ dedi.

‘Silaha para harcamasınlar, ücretleri artırsınlar’

“Şu anda savaşla ekonomik krizi gölgelemeye çalışıyorlar. Savaşın ve ekonomik krizin yükünü bize yıkıyorlar. Tüm gelirler savaşa harcanıyor. Sonunda savaşın kazananı belli.”

Barışı çocuklara nasıl anlatacağız?

Savaşın vahşetini duyarsızlaştırıcı bir açıklıkla resmetmek yerine ‘etkileyici/hakiki’ olmanın çocuk odaklı yolları üstüne incelikle düşünmek daha uygun görünüyor.

Barışı çocuklara nasıl anlatacağız?

Savaşın vahşetini duyarsızlaştırıcı bir açıklıkla resmetmek yerine ‘etkileyici/hakiki’ olmanın çocuk odaklı yolları üstüne incelikle düşünmek daha uygun görünüyor.

Geç gelen adalet, adalet midir!

Ekim 2016’da ihraç edilen SES Malatya Şube Eş Başkanı Bülent Uçar, üç buçuk ay sonra kalp krizinden hayatını kaybetti, iki yıl sonra göreve iade edildi. Şimdi mücadelesini eşi ve kızları sürdürüyor.

Adımı Ara

Savaşın haklı ve kazanan tarafı olmadığının objektifiyle gösteren fotoğraf sanatçısı Zehra Saleki, çalışmasını savaşta ölen ve savaş raporlarında isimleri kaybedilen binlerce çocuğa ithaf ediyor.

Geç gelen adalet, adalet midir!

Ekim 2016’da ihraç edilen SES Malatya Şube Eş Başkanı Bülent Uçar, üç buçuk ay sonra kalp krizinden hayatını kaybetti, iki yıl sonra göreve iade edildi. Şimdi mücadelesini eşi ve kızları sürdürüyor.

Mide gribi diye bir şey var mı?

Mide gribi denen, mide barsak enfeksiyonları dünyada en sık konulan klinik tanıdır. Özellikle kalkınmada geri kalmış ülkelerde çocuk ölümlerinin sık sebebi olarak bu hastalığı görüyoruz.

Editörden