DERGİMİZDEN
Çocuklarının eğitimine devam etmesi için uğraşan iki Suriyeli annenin hikayesi bu. Çocuklarını okutmak istiyorlar ancak ne kendi karşılarındaki ne çocuklarının karşısındaki engeller bir türlü bitiyor.
Soru soran, gerçeği araştıran, kafasındaki çelişkilere cevap arayan, zorla öğrettiklerini reddedebilen bir gençlik onların kabusu; kurdukları düzen için bir tehdit...
Günlük olarak tekstilde paketleme işlerine gidiyorum. Gece vardiyalarına gidiyorum. Çünkü iki çocuğum var ve gündüzleri onlara bakacak kimsem yok.
Esnek çalışma sanki bütün kadınların tercihiymiş gibi yansıtılıyor. Oysa güvencesiz ve düşük ücretli işlerin “kadın işi” olarak tescil edilmesi, ayrımcılığı çok boyutlu olarak derinleştiriyor.
Güney Afrika’da büyük kapitalist işletmeler haline gelen çiftliklerde çalışan 200’ü aşkın kadın işçi, Cape Town’daki Keizergracht caddesinden Çalışma Bakanlığına bir yürüyüş gerçekleştirdi.
Bütün eşitlik iddialarına rağmen Çinli yetkililer son zamanlarda ülke kadınlarına sürekli “evinize dönün” mesajı veriyor.
ABD’de kadınların işgücüne katılım oranı 2000’de yüzde 60’ken 2001’de yüzde 57’ye düştü.
Avustralya’da okul öncesi ve erken çocukluk eğitimi alanında çalışan eğitimciler ve işçiler son 20 yılın en büyük grevini yaptılar.
Yeri geliyor ağlatıyor, yeri geliyor oynatıyoruz. Böylece özellikle kadınların tüm hislerine karşılık bulmaları sağlanıyor.
Nejla daha 15 yaşında iken kaçırılmış, çocukken çocuk sahibi olmuş, şiddetin türlüsünü yaşamış. Yaşattıklarından pişman olmuş kocası ama bir de ona sorun ‘Affedebilir mi?’ diye!
Asiye’nin küçük oğlu eşini aldatmış ve bu ortaya çıkınca eşine şiddet uygulamış. Asiye bunu öğrenince oğlunu evden kovmuş ve tam bir yıldır gelini Gülsüm ile birlikte yaşıyor.
Biz üniversiteli kadınlar pembe trambüsü asla kullanmayacağız. Çünkü çözüm toplumdaki erkeklerin zihniyetini düzeltmektir, bizi pembe trambüs ile ayrıştırmak değil.
Babasını çok küçük yaşta kaybeden ve çocuk işçi olarak çalışan Seher görücü usulü ile evlenmek üzere. Daha 25 yaşında Seher. Ve bir seçim yapmaya çalışıyor.
Daha önce yazdığı mektuplarla tanımıştık Nazlıyı. Kocaeli Kadın Dayanışma Derneği üyesi Nazlı derneğe katıldıktan sonraki yaşamındaki değişiklikleri, yenilikleri ve hissettiği gücü anlatıyor.
Kızımla iki gün geçirdiğimiz evde artık sıkılıp, yağmur da yağsa dolu da yağsa çıkıyoruz deyip attık kendimizi dışarı. Epeydir hep aklımızda olan Trilye’yi görelim düşüncesi ile rotamız belli oldu.
Hayatımızı pamuk ipliğine bağladınız, bizim dengemizi bozmayınız...
Bizi birbirimizden ayıranın, bizi birbirimize bağlayanın ne olduğunu tüm çarpıcılığı ile anlatan gündemimize sokulan her türden meselenin aslında neyi örttüğünün bir göstergesi olan anekdottan...
Kadınlar, sırf giyim kuşamları, oturuş kalkışları nedeniyle şiddete maruz kaldıkları bir dönemde bu taslağın ardındaki niyete ve gerici anlayışa geçit vermeyecek.
13 yaşında zorla, kendinden çok büyük biriyle evlendirilen Gülseren Bahadır, müftülere nikah yetkisi veren tasarıya çok öfkeli: “Düşün kız çocuklarının yakasından” diye isyan ediyor.
Çocukları işe alınacak diye AKP’ye oy veren Afife teyze, hem erken yaşta evlilikten hem de kumadan çok çekmiş ve müftülere nikah izninin yasalaşmasından da kaygı duyduğunu söylüyor.
- EN SON
- ÇOK OKUNAN
- ÖNERİLEN
Editörden
Bültenimize abone olun!
E-posta listesine kayıt oldunuz.